Bu yıl "Dönüşen Dünya ve Dayanıklı Toplumun İnşası" temasıyla gerçekleştirilen Anadolu Buluşmalarının 17.sinde Anadolu Federasyonu Başkanımız Turgay Aldemir açılış konuşması gerçekleştirdi.
Aldemir," Hepinizi hürmetle selamlıyor, 17. Anadolu Buluşmaları’nın milletimize, ülkemize, insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Yaşadığımız depremde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Rabbimden rahmet, milletimize baş sağlığı diliyorum.
Tarifi zor acılar yaşadık. Deprem, çok geniş bir coğrafyada yaklaşık 13 milyon insanımızda derin yaralar bıraktı. Kimilerimiz canlarımızla imtihan olduk, kimilerimiz mallarımızla…
Umutlarımızı hiç tüketmedik. Biz varız dedik, birlikte var olduk. Vakit kaybetmeden yaralarımızı sarmaya koyulduk. Hamdolsun ki Efendimizin “Müminler bir vücudun azaları gibidir...” buyruğunu düstur edinmiş necip bir milletin fertleriyiz.
Yaşadığımız her acıyla birlikte dalga dalga büyüyen kardeşliğimize bir kez daha şahit olduk. İnsanlıkta paydaş olduğumuz, sınırları aşan dostluklarımızı pekiştirdik.
Tarihte yaşadığımız her felaketten sonra nasıl ayağa kalktıysak, bu zorluğu da hayırla atlatacağımıza inanıyorum. Rabbimiz İnşirah Suresi’nin 5 ve 6. ayet-i kerimelerinde “Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır.” buyuruyor.
Her kriz aslında potansiyel olarak yapıcı bir ruh barındırır
Her kriz aslında potansiyel olarak yapıcı bir ruh barındırır. Krizleri fırsata çevirmek, düştüğü yerden daha güçlü bir şekilde kalkmayı bilmek ancak dayanıklı toplumların işidir. Büyük felaketler büyük toplumları yeniden birbirine bağlar. Herkes bir yandan bu felaketten dolayı muhtaç duruma düşmüşken, öte yandan birbirine yardıma koşarak karşılıklı çaba içine girer.
Deprem, fay hatlarını dikkate almaksızın planlanan yapılaşmaların insanlığa ne büyük zararlar verebileceğini ortaya koydu. Yitirilen canların yanında ekonomi, çevre, eğitim gibi alanlarda da bizleri ciddi problemlerle baş başa bıraktı.
Ancak şu hususun altını özenle çizmemiz gerekiyor. Nasıl ki coğrafyaların fay hatları varsa toplumun bileşenlerinin de fay hatları vardır. Hukukun, ekonominin, ailenin, toplumsal güvenliğin, ekolojik dengenin, sosyolojinin fay hatlarını dikkate almadan geliştirilen her sistem, toplumsal dayanıklılığımızın da önünde büyük bir engeldir. Birbiriyle ilintili olan bu alanlar arasındaki uyum, ötekini dikkate alan bir anlayışla sağlanmadığı sürece gerginlik yaratan ve fay hatlarını derinleştiren bir hal alır.
Uzun bir süredir değişmekte olan dünyayı ve içinde bulunduğumuz bu yeni süreci anlamaya çalışıyoruz. Bu yüzden son birkaç yıldır memleketimizin seçkin bilim insanları, sivil toplum temsilcileri, siyasetçileri ve entelektüelleri ile bir araya geliyoruz. “Anadolu Buluşmaları” çatısı altında, dönüşen dünyanın ortaya çıkardığı hasarlar ve sunduğu imkânlar üzerine konuşuyoruz.
16. Anadolu Buluşmaları’nda “Peki, dünya bundan sonra nereye evirilecek, nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşayacak?”, “Bu değişim ve dönüşüm dünyayı, sivil toplumu, aileleri, bireyleri nasıl etkileyecek?” gibi soruları cesurca birbirimize sorduk ve meselelerimize yapıcı bir yaklaşımla çözüm aramaya çalıştık.
Bugün de “Dönüşen Dünyada Dayanıklı Toplumun İnşası” temasıyla sorularımızı içtenlikle sorup, meselelerimizi enine boyuna tartışarak insanımıza, kurumlarımıza, tabiata dair, insanlığın tüm birikim ve tecrübelerini dikkate alan bir gelecek perspektifi ortaya koyma niyetindeyiz.
İnsanların çevrimiçi hayatlarının her yönü ticari veriler haline gelmiş durumda
Yaşanılan çağ insanlığa, tarihte eşi benzeri görülmemiş imkânlar sağlarken insanlığın çoklu krizlerle de karşı karşıya kalmasına sebebiyet veriyor. Bir yandan deprem, orman yangınları, sel gibi felaketlerle uğraşıyoruz. Öte yandan modern çağın var kıldığı gıda güvenliği, ekolojik değişimler, ekonomik bunalımlar, düzensiz göç gibi sorunlar insanlığı tehdit ediyor.
Bu krizlerin artık sıradan bir hal aldığı çağımızda insanlık kendini suyun akışına bırakırken diğer taraftan “neler oluyor” sorusunu da panik halinde kendine soruyor. Hemen her şeyin yaşanabileceği duygusu, insanlığın öz güvenini zayıflatarak, belirsizlik ve huzursuzluğu arttırıyor.
2021’de yapılan bir araştırmaya göre; son 125 yılda yayınlanan 14 milyonu aşkın kitabın analizine bakıldığında, kaygı ve endişe ifadelerinin dünyanın birçok bölgesinde keskin bir biçimde arttığını görüyoruz. Daha da vahimi insanların birbirine olan güveni konusunda büyük bir çöküş yaşanıyor. Dünya nüfusunun %70’i, insanların çoğunun güvenilir olduğunu düşünmüyor. Bu bilinen tarihteki en yüksek değerdir.
Bu durum yeni ve güçlü teknolojilerle daha da kötüleşiyor. Bizi besleyen haber ve reklamlardan, internette ve gerçek hayatta kurduğumuz ilişkilere kadar, hayatımızı giderek artan, başta yapay zekâ olmak üzere algoritmalar belirliyor. İnsanların çevrimiçi hayatlarının her yönü ticari veriler haline gelmiş durumda. Kimin hangi bilgilere, özellikle de hangi kişisel verilere erişimi olduğu, bunların nasıl kullanıldığı hakkında endişe verici sorular ortaya çıkıyor.
Geçmiş ezberlerimizin artık yeterli olmadığı, değişkenliğin, belirsizliğin, karmaşıklığın ve muğlaklığın yüksek oranda yaşandığı bir zamandayız. Ancak değişim ve dönüşüm süreçleri aynı zamanda büyük fırsatlar ve olumlu sonuçlar da sunuyor. Bu süreçler, eski ve sıkışmış yapıları değiştirerek, yenilikçi ve verimli çözümler oluşturma şansı tanıyor. Dijital teknolojilerle birlikte yeni iş akışları ve yönetim modelleri sayesinde daha etkili ve başarılı bir gelecek inşa etme fırsatı karşımızda duruyor.
15 Ağustos Salı günü gerçekleştirilen konuşmada Anadolu Federasyonu Başkanımız Turgay Aldemir’in konuşmasını İngilizce, Arapça ve Türkçe olmak üzere 3 dilde sizlerin istifadesine sunuyoruz.
Konuşmanın tam metnine alttaki linkten erişim sağlayabilirsiniz.
anadolubulusmalari.org
17. Anadolu Buluşmalarını, Anadolu Federasyonu YouTube hesabının canlı yayınından ve videolarımızdan takip edebilirsiniz.