Arabic English Turkish

19. Anadolu Buluşmaları 3. Gün 2. Oturumu: Kültür Endüstrisi ve Aile-2

19. Anadolu Buluşmaları 3. Gün 2. Oturumu: Kültür Endüstrisi ve Aile-2

Anadolu Federasyonu olarak 13 – 17 Ağustos 2025 tarihleri arasında “Tüten Ocak, Ailenin Geleceği” temasıyla düzenlediğimiz 19. Anadolu Buluşmalarında 3. Gün 3. Oturumu “Kültür Endüstrisi” adıyla gerçekleşti. Ayşe Böhürler’in konuştuğu oturumda kültür endüstrisi kapsamında aile kurumunun geleceği, gençliğin beklentileri ve toplumsal dönüşüm tartışıldı.

Ailenin bugün neden bu durumda olduğu sorunun cevabını kültür endüstrisi oluşturduğunu belirten Ayşe Böhüler, “Bir şeyin felsefesini bilmezseniz; teknolojisini sadece bilirseniz çırak olarak kalırsınız. Yüzyılın ruhu Adorno ve Gramsci Frankfurt okulunun ortaya koyduğu bir tanım, tekel dönemde kapitalizm üst yapısal saldırılarla kitleleri esir alıyor ve bunu kültür endüstrisi ile yapabiliyor. Gramsci hegemonya kavramı ve Adorno kültür endüstrisi kavramı kültürel çalışmalar adı altında okutuluyor. 2. dünya savaşının bittiği yıllar oluşmaktadır. Dijitalleşme o dönemde olmamasına rağmen kavramın gerisinde sinema endüstrisinin çıkmasıyla başlayan bir süreç oluşturuyor. Teknoloji ve kültürü bir arada değerlendirmekte fayda var. Tüm bu sistem kamera, kayıt, fotoğraf makineleri üretilen filmlerle Hollywood haline gelmiş. Endüstrinin en büyük amacı sanayicilerin ürünleri için rıza ve talep oluşturmak. Geçen yüzyılda değişim dönüşümü kapsamıyordu ama bugün değişim denilince dönüşüm anlıyoruz. Kendimi, çocuğumu tasarlayabilirim ve bu konular bizde merkezi bir yerde duruyor, insan varlığının neresinde değişimin değil de dönüşümün parçası olacağın sorgulamaya başlıyor.” dedi.

“MAKİNELEŞMİŞ, BASKIYLA YAPILAN ŞEYLERİN DE SANATSAL VE KÜLTÜREL DEĞERİ OLMUYOR.”

Kültür endüstrisini hava kirliliği gibi görmek gerektiğini vurgulayan Ayşe Böhüler, “Kültür endüstrisi, kültürel seviyesizleşmeye neden olur. Kültürel seviyesizleşmenin karşısında durmak için politize ederek değil derinlemesine çalışmalıyız. Hatta bu bile kültürel endüstriyel malzeme olmuş durumda. Makineleşmiş, baskıyla yapılan şeylerin de sanatsal ve kültürel değeri olmuyor. Marshall Mcluhan’a göre bir şeyi bize ileten mesaj kaynağından çıktığı gibi bize gelmez sosyal medya aracılığıyla başka bir şeye dönüşür. Kullanıcı mesajın muhatabı. Yeni çağ yeni dinler empoze ediyor. Hayatımızı oluşturan pek çok tüketim nesnesi bu yeni dinlerin yeni paganların ortaya çıktığı bir süreç. Yeni ruhani akımların temel dinamiklerini öğrenmek gerekiyor. Eski dinlere pagan dinlere insanlık neden gidiyor? Bir tür performans annelik var, çok iyi anne olmak istiyoruz, her şey en iyisi olmalı, hayatın akışına bırakan, performans şovmenliğinden uzaklaşan bir annelik bakışına ihtiyaç var. İnsanların zihninde diziler format atıyor. Amerika Çin’e uyguladığı ambargoyu devam ettiriyor. Çin sınırlamalar getiriyor. Ülkelerarası kavgaların kültür içinde bir taarruzu içindeyiz.

Her ülke kendi filminde kendi misyonunu izliyor. Kimin neyi niçin yaptığını bilmek zorundayız, bu sembolik ayrıştırmaları bilenler çıkacak mutlaka. Yapay zekâ ile yapılan filmler bu ekonomik dili devam ettiriyor. Biz bir grup topluluğu, hakikatin peşinde olan insanlara ikna etmek zorundayız. Bu kavramlar hakkında ne kadar bilinçli olursak yeni yüzyıldaki kültürlere karşı da o kadar hazırlıklı olabiliriz. Daha çok okumaya ve seyretmeye ihtiyacımız var.” dedi.

Author’s Posts

Image
Arabic English Turkish