Buluşmaların 2. Gününde Birim Toplantıları ve Akşam Oturumları yapıldı.
Anadolu Buluşmalarının 2. Gününde birçok birim toplantısı ve oturum gerçekleştirildi.
Gün içerisinde gerçekleştirilen seminer oturumlarının yanı sıra birçok birim toplantısı yapıldı.
Akadder Tanışma Toplantısı, Öğretmen Birimi Yönetim Toplantısı, Proje Eğitimi, Aöb Öğrenci Meclisi, Strateji Birimi Toplantısı - Anadolu Fed. Dernek Başkanları Toplantısı, Ortaöğretim Öğrenci - Eğitimci Tanışması, Öğretmen Birimi Tanışma Toplantısı
Ortaöğretim Eğitimcilerle İstişare ve 4-6 yaş arası çocuk buluşması gerçekleştirildi.
Toplantılarda genel olarak geçmiş yılın muhasebesi ve bu zamana kadar yapılan çalışmaların değerlendirilmesi öncelikli konu oldu. Sonraki aşamada ise bundan sonraki yıl içerisinde yapılacak çalışmaların planlanması, çerçevesinin çizilmesi ve yapılabilecek çalışmalarla ilgili değerlendirmelerin olduğu toplantılar şeklinde yapıldı.
Sinevizyon gösterimleri ile başlayan akşam programının ilk oturumunda Nazife Şişman kürsüden bir konuşma gerçekleştirdi. Nazife Şişman konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
Teknoloji kolaylığı getirmekle birlikte birtakım beklentileri de beraberinde getiriyor.
Yeni teknoloji bir taraftan işimizi kolaylaştırırken diğer taraftan ise çok vaktimizi alıyor. Zamanın hızlanması ile kullandığımız teknoloji arasında, daha doğrusu hız ile dijital dönüşüm arasında bir irtibat var mıdır?
Konuşmalarına devam eden Nazife Şişman şu konulara dikkat çekti;
Dönüşen teknoloji bizim gündelik hayatımızı, dünya ve ahiret tasavvurumuzu da etkiliyor.
“Yeni teknolojinin bize verdiği en büyük zarar ekrana bakıp birbirimizin yüzüne bakmamaktır” diyor yazar. Yeniden diz dize göz göze sohbete dönmemiz gerektiğini söyler. İçinde yaşarken bir taraftan hızın döngüsü var, ne oluyor sorusunu bile düzgünce kuramıyoruz. Teknoloji o kadar hızlı ki düşünmeden devam ediyoruz.
Son olarak Dijital Çağ ve Dönüşen dünya konusuna değinen Nazife Şişman konuşmasını bu konularla bitirdi. Nazife Şişman Hanımın konuşmalarının ardından kürsüye gelen Erol Göka konuşmasına şu ifadeler ile başladı;
Geleneksel dünyada sanal tek şey aynaydı. İnsan yalnızca kendisini orada görüyordu.
Teknoloji girdiği yeri, değdiği her şeyi değiştiren bir potansiyele sahip.
Geleneksel dünyada sanal tek şey aynaydı. İnsan yalnızca kendisini orada görüyordu. Fotoğraf makinesi ile kendi görüntümüzü icat etmeye başladık. Şu an ise ucu bucağı olmayan bir değişim dönüşüm. Sanallığın bu kadar artmış olması ve gerçeğin sürekli yeniden üretmesi zihnimizi de değiştiriyor. Akademide post-human kavramı kullanılıyor. Yapay zekâ, metaverse konuları gündemde artık.
Konuşmalarına devam eden Göka şu tespitlerde bulundu;
Ben hissinin büyük bir dönüşüm geçirdiği, hunhar yenidünya: Teknomedyatik Dünya.
Bu dünyayı anlayıp kendi inançlarımızı nasıl onlara aktarabiliriz bunu konuşmalıyız.
İnternette hayat klonlanıyor, sanal gerçeğin, sanal iletişim yüz yüze iletişimin yerini alıyor. İnsanlık-sonrasına girildiği söyleniyor. Buradan çıkış yok!