Yönetim Kurulu Toplantısı Yapıldı.
Anadolu Federasyonu Yönetim Kurulu federasyon genel merkezinde toplandı. Anadolu Federasyonu yönetim kurulu üyelerinin katıldığı toplantıda faaliyet gündem maddeleri ile güncel gündemler ele alındı.
Rutin gündemlerin haricinde uluslararası Sivil toplum kuruluşları ile kurulacak işbirlikleri, üye derneklerin Akreditasyon çalışmaları ve sürdürülen proje çalışmaları ele alındı. Ayrıca toplantıda Afganistan ve Afrika ülkelerinde kurulacak Anadolu Kültür Merkezleri de ele alındı. Sosyal medyanın etkin kullanımının, kitap okuma ve kültürlenme çalışmalarının değerlendirildiği toplantıda,16.sı düzenlenecek Anadolu Buluşmaları için içerik ve organizasyon planlaması yapıldı. Toplantıda sivil toplum kuruluşlarının sivil toplumun bir cüzü oldukları toplumun her bir yarasına deva olmak adına sürdürdükleri faaliyetlerde işbirliklerinin önem arz ettiği, tematik faaliyet ve projelerle sorunlara çözüm üretilebileceği değerlendirildi.
Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik buhran ve savaş gündemlerinin ayrıca ele alındığı toplantıda Türkiye’nin üstlendiği barışçıl arabuluculuk rolünün dünya kamuoyunda ülkemizi güçlü kıldığı ifade edildi.
All Stories
Vakıflar ülkemizde yardımlaşma ve dayanışma ruhunun güçlendirilmesi ve sosyal sermayenin arttırılabilmesi için inşa edilen, geçmişten günümüze gündelik hayatın vazgeçilmez toplumsal kurumlarından birisi olmuştur. Yüz yıllar boyunca özellikle barınma, eğitim, sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal dayanışmayı güçlendiren Vakıflar, toplumsal ihtiyaçları karşılayan ve diğer yandan taraflara doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomik etkileri olan faaliyetleri devam ettirmişlerdir. Osmanlı Devleti’nde de bu yapı etkin olarak işlemiştir. Osmanlı’da hayat bir yardımlaşma olarak en ücra coğrafyalarda yaşayan insanlara dahi ulaşmıştır. O dönemde insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamada vakıflar çok etkili olmuştur. Osmanlı’nın, sosyal ve iktisadi hayatının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Genel bir ifadeyle insanın sahip olduğu bir mülkü üzerinde hiçbir tasarruf hakkı kalmamak üzere süresiz olarak hayırlı bir işe tahsis etmesi demek olan vakıf, bir müessese olarak Türk-İslâm medeniyetinde her alandaki güzel örnekleriyle var olmuştur.
İslamiyet’te vakıflar insanların başka canlılar için çeşitli hizmetleri yerine getirmesi için kurulmuştur. Bugüne geldiğimizde ise vakıflar toplumun maddi ve manevi her türlü ihtiyaçlarında yardımına koşan, gerçekleştirdiği birçok sosyal ve kültürel etkinlik ile ülkemizde ve dünyada katma değer sağlayan kurumlarından olmuştur.
Daryush Shayegan’ın Yaralı Bilinç Kitabı Tahlil Edildi.
Genel Merkezimizde düzenli aralıklarla yapılan kitap tahlillerinde bu hafta, Daryush Shayegan’ın Yaralı Bilinç: Geleneksel Toplumlarda Kültürel Şizofreni kitabı İstanbul Kitap Kahve’de 13 Nisan 2022 tarihinde tahlil edildi. Shayegan Tahran Üniversitesi’nde karşılaştırmalı felsefe ve Hint araştırmaları alanında profesör olarak çalışmış, İran Medeniyet Araştırmalarının başkanlığını yapmıştır.
Yazar kitabında 5 ana başlık üzerinde dururken modernite olgusuyla karşılaşan Doğulu toplumlarının yaşadığı kültürel şizofreni durumundan bahseder ve bunun nedenlerini tartışır. Shayegan’ın tanımıyla kültürel şizofreni; Batı’nın modernite kavramı ile birlikte kültürel anlamda etkilemeye başladığı Doğu toplumlarının zihninde yarattığı hayranlık ve düşmanlık gibi iki zıt duygu ve bunun neden olduğu çelişkili, sakat bir bilinç ve bakış açısına sahip olma durumudur.
“Batı önce kendisinden daha müreffeh ve ileri olan Doğu’nun edebiyat ve bilim dünyasına ilgi duymuş, Doğu’nun bu alanlarda ürettiği klasik metinleri tercüme edebilmek ve anlamak için Farsça, Arapça ve Türkçeden müteşekkil üç asli dili öğrenme çabasına girmiştir. Doğu’nun klasik ilmî metinlerini okuyup anlama ve yorumlayabilme yani hermenötik becerisi, Batı dünyasına Doğu’nun kültürel kodlarını çözme imkânı sağlamıştır.” diyerek batının kat etmiş olduğu fikri gelişmeyi açıklamıştır.
Shayegan’ın tanımıyla modernite dünya üzerinde sirayet ettiği her bölgenin yerel ve geleneksel unsurlarına baskın gelen, hayatı yorumlama ve zihin algılarımızı değiştiren bir vasfa sahiptir. Doğu toplumlarının kültürel yapısının en temel unsurlardan biri olan İslam dini dahi modernitenin bu dönüştürücü etkisinden kurtulamaz. Batı’ya karşı içine kapanan ve İslam’ı esas alan bir öze dönüş fikri Shayegan’a göre İran toplumu da dâhil Doğulu toplumlarının birçoğunu köktenci siyasal İslam hareketini benimsenmeye itmiştir.
Shayegan kitabının son bölümünü İran entelektüellerine yönelttiği eleştirilere ayırmıştır. Yazarın ifadelerinden anlaşıldığı üzere İran entelijansiyası içerisinde Batı’nın felsefî ve bilimsel ilerleyişinin temel nedenlerini özümseyebilen az bir kesim bulunmaktadır. İran’da çoğu entelektüel, halk kültürüyle yetişmiş, kendi yaşadığı toplumun dışına çıkamamış ve siyasal İslam’dan etkilenmiştir. Yabancı dil bilgisi zayıf olduğu için Batı medeniyetinin kaynaklarına birinci elden ulaşamamakta ve onlara tam vakıf olamamaktadır. Bir kenara çekilerek olaylara dışarıdan bakabilme yetisini kazanması gereken İran entelektüeli, aşırı politize olmuş biçimde herhangi bir muhalif siyasî oluşuma mensup olmanın verdiği güven ve konforu hissetmek istemiştir.
Kitap tahlili soru cevap eşliğinde sona erdi.
İyi Akort Edilmiş Şehir Kitabı Tahlil Edildi.
Genel Merkezimizde düzenli aralıklarla yapılan kitap tahlilleri serisinde bu hafta Jonathan Rose’nin İyi Akort Edilmiş Kitabı tahlil edildi. Felsefe ve Psikoloji mezunu olan Rose’ müzik şirketi kurduktan sonra tahsilatını şehir mimarisi ile buluşturarak şehir planlamaları üzerine projeler geliştiriyor.
Yazar kitabında mükemmel şehirden öte dengeli, uyumlu ve ahenge uyum sağlayan şehir modeli geliştiriyor. 5 başlık üzerinde durulan kitapta; uyum, döngüsellik, dayanıklılık, topluluk ve şefkat temaları işlenmiş.
Önce insan şehri oluşturuyor ama daha sonra şehir insanı oluşturmaya başlıyor. Ve insan oluştuktan sonra yine şehre bir unsur katarak şehri yeniden oluşturuyor ve bu bir döngü halinde devam ediyor. Aynı şekilde tarihsel süreç içerisinde de insanın merkeze aldığı şey neyse şehrin merkezi de ona dönüşmeye başlıyor. İnsanın merkezinde din varken şehir merkezlerinde de tapınaklar vardı. İnsan merkezinde ön plana ne çıkıyorsa şehir merkezinde de o plan hâkim oluyor.
Uyum, asimilasyon değildir. Modern şehirler bünyesine gelen her farklılığı asimile ediyor, kendine dönüştürüyor. Farklılığı koruyan şehirler huzur endeksi yüksek oluyor. Bir şehir uyumluysa yani şehirdeki fakiri ve zengini birbirine bir şekilde bağlıysa, insanları sorunlara kapılarını kapamıyorsa uyumlu şehirdir. Şehir, farklılıkları beraber yaşama yeridir. Bu uyumu kaybeden şehirler geriliyorlar. Buralarla kavga ederek mutlu olamayız. Burada farklılıklarla beraber nasıl mutlu olabiliriz sorusuna cevap aramamız gerekir. İslam dininin en başından beri şehirli bir din olarak tanımlanması bu konuyu konuşmanın ne kadar önemli olduğunu bize göstermektedir.
Jonathan Rose’nin İyi Akort Edilmiş kitap tahlili interaktif soru cevap eşliğinde katılımcıların anlatımlarıyla sona erdi.
Milli İrade Platformu "Tarihi Sorumluluğumuzu Yerine Getiriyoruz" başlığı ile Mülteci Hakları ve Göçmen Yaklaşımlarına Yönelik Basın Açıklaması yayınladı.
Açıklamada; Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın neresinde, hangi dine ve ırka mensup olursa olsun, mazlumların yanında yer aldığına vurgulanırken, 2011 yılından bugüne Esed rejimi tarafından zulme uğrayan Suriye halkının 12 milyondan fazlasının yerlerinden edildiğine ve bunların yarısının Türkiye'nin de içerisinde olduğu bölge ülkelerine sığındığına değinildi. Türkiye’nin topraklarına sığınan Suriyelileri din, mezhep, ırk ayrımı yapmaksızın kabul ettiğine dikkat çekilirken, devletimiz ve STK'larımızın desteği ile milletimizin feraseti ve kardeşlik ruhu sayesinde 11 yıldır Suriyeli kardeşlerimizin ülkemizde sorunsuz, güvenli ve onurlu bir yaşam sürmelerinin sağlandığı vurgulandı.
Bu süreçte Suriyeliler üzerinden defalarca çeşitli provokasyonlar yapılmaya ve toplumsal huzuru bozmaya yönelik girişimlerin olduğuna ancak devletimizin çabaları ve milletimizin feraseti sayesinde hiçbir girişimin başarıya ulaşmadığına dikkat çekildi. Milli İrade Platformu son dönemde mülteciler üzerinden toplumsal huzuru bozma maksadıyla kurgulanan oyunlara karşı halkı duyarlı olmaya davet ederek mülteci meselesinin, farklı amaçlara hizmet eden siyasi polemik konusu yapılmasını kınadı.
“İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz” adlı kitabın kritiğini yapıldı.
Anadolu Federasyonu İnsan Kıymetleri ve Teşkilatlanma Birimi tarafından üye kuruluş dernek başkanlarına yönelik düzenlenen ve Moritanyalı mütefekkir Muhammed Muhtar Şankıtî’nin kaleme aldığı “İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz” adlı eserin kritiğinin yapıldığı kitap tahlil programı, 1 Nisan Cuma günü çevrimiçi ortamda gerçekleşti.
Anadolu Federasyonu Teşkilatlanma ve İnsan Kıymetleri Birimi Başkanı Gazi Kılıçparlar’ın yanı sıra Türkiye genelindeki federasyon üye kuruluş başkanlarının katılımıyla yapılan program, üç farklı sunumcunun kitabın ilk bölümünü ayrı ayrı değerlendirmeye almasıyla gerçekleşti. Anadolu Platformu Derneği YK Başkanı Mehmet Alpcan’ın kitabın “Giriş”, Kayseri İlim Hikmet Derneği YK Başkanı Fatih Kaya’nın “Siyasi Yapı Değerleri” ve Gaziantep Bülbülzade Derneği YK üyesi Hıdır Akaslan’ın da “Siyasi İcra Değerleri” kısımlarını içeren yorumlarını sırasıyla katılımcılara aktardığı programda karşılıklı müzakerelerde de bulunuldu.
Kısa bir bilgilendirmenin akabinde sunumlara geçilerek kitabın takdim kısmını Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi’nin kaleme aldığından hareketle eserin önemine ve günümüz İslam dünyasında yaşanan iktidar/anayasa krizlerine çözüm sunar nitelikte önerilere yer verdiğinden bahsedildi. Kitabın, İslami yönetim biçimine zihinsel katkı sunabilecek bir eser olduğu ve “siyaset fıkhı” mesabesinde öneriler içerdiğini belirten konuşmacılar, eserin içeriğinde ağırlıklı olarak adalet ve şûra vurgusunun yapıldığına, imamet iddiasının yol açtığı mücadelelerin neticelerine, problemlerin çözümünde dini metinlerin yokluğunun değil aksine metinlerin gizlenmesi ve siyasi çıkarlara alet edilmesinin sorun arz ettiğine, siyasi yapı değerlerinin 18 maddede, siyasi icra değerlerinin de 14 maddede tasvir edildiğine, siyasi otoritenin şûra ile inşa edilmesinin asli olduğuna, sistem ahlakına ihtiyaç bulunduğuna, özgür insanın ancak sorumluluğunu yerine getirebileceği, aksinin bir ahlak problemine yol açabileceğine, adil bir siyasi hayatın toplumsal eşitlik temelinde mümkün olabileceğine ve İslam dünyasının Rönesans’ının doğunun kalbi ile batının aklını bir araya getirerek gerçekleştirebileceği gibi konulara değindi.
Genel İdare Kurulu Ankara’da toplandı.
Anadolu Federasyonu Genel İdare Kurulu Ankara’da toplandı, toplantıya Anadolu Federasyonu birim başkanları katıldı. Yapılan toplantıda rutin gündemlerin yanı sıra dünya ve ülke gündemine ait değerlendirmeler yapıldı. Dünyada ve ülkemizde yaygınlaşan dijital platformlarda STK’ların içerik üretmediği, bu platformların insanlar ve toplumların arasına çok büyük ve aşılması güç duvarlar ördüğü değerlendirilirken çözüm olarak buraların sadece bir haber ve duyuru panosu olarak kullanılmaması, buralarda kendimiz olarak öz değerlerimizle var olup fayda sağlayıcı içerikler üretmemiz gerektiği vurgulandı.
Derviş Zaim’in yönetmenliğinde çekilen ve Suriye’deki adalet ve özgürlük mücadelesini konu edinen “Flash Bellek” filminin 8 Nisan’da tüm Türkiye’de eş zamanlı olarak vizyona girmesinin ve kamuoyunun filme ilgisini çekmek için gerekli yönlendirmelerin yapılacağı değerlendirildi. Suriye’den ve Türkiye’den kanaat önderlerinin ve toplumsal aktörlerin katılımıyla gerçekleştirilen Ortak Gelecek Toplantılarının devam edeceği belirtildi. Ayrıca toplantıda Anadolu Öğrenci Birliği’nin her yıl düzenlediği ‘’Kardeşlik Sofrası’’ ve ilk defa yürütmeye başladığı ‘’Askıda İftar Var ‘’projesi hakkında gerekli bilgilendirmeler yapıldı.
"Kim Ramazan ayını oruçlu geçirir ve haramlardan ve iftiradan sakınırsa, Allah ondan razı olur ve cenneti ona farz kılar.”
Hadis-i Şerif
Yardımlaşma ve paylaşmanın arttığı, içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gece'sini barındıran Ramazan Ayı, mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’in ilk ve son ayetlerinin yeryüzüne nazil olduğu kutlu bir aydır. Bu kutlu ayda, yorulan ruhlarımızı teskin etmek, bunalan gönüllerimize huzur vermek, özümüze ve fıtratımıza yönelerek hayatımızın iman, kulluk ve güzel ahlak ekseninde muhasebesini yapmak için eşsiz bir fırsattır. Toplum olarak yardımlaşma ve dayanışma duygularının güçlendiği Ramazan ayı aynı zamanda; yoksulların gözetildiği, iftar sofralarının paylaşıldığı, millet olarak yardımlaşma ve kaynaşma bakımından kaçırılmaması gereken bir fırsat ayıdır. Her bir günü ayrı bir nimet ve selamete açılan ayrı bir kapı olan Ramazan Ayı boyunca eğitim faaliyetlerimize ara vermeksizin toplumsal faaliyetlerimizin yanı sıra ihtiyaç sahibi ailelerimizin yanında olmaya devam edip, iftar yemeği ikramlarımızın yanında, gıda ve erzak yardımlarımızı da yine eksik etmeyeceğiz.
Ramazan ayı, bu gece kalkılacak ilk sahur ile başlayacak. 1 Nisan gecesini 2 Nisan’a bağlayan gece ilk sahura kalkılacak ve 2 Nisan’da ilk oruç tutulacak. Ramazan ayı içinde olan ve ‘Bin Aydan Daha Hayırlı' olarak ifade edilen Kadir Gecesi ise 27 Nisan'da idrak edilecek. Bir aylık oruç ibadeti 1 Mayıs 2022 tarihinde sona erecek. 2 Mayıs Pazartesi ise Ramazan Bayramı'nın ilk günü olacak
Yönetim Kurulu Toplantısı Yapıldı.
Anadolu Federasyonu Yönetim Kurulu Ankara’da toplandı. Anadolu Federasyonu yönetim kurulu üyelerinin katıldığı toplantıda faaliyet gündem maddeleri ile güncel gündemler ele alındı.
Sosyal medyanın etkin kullanımının, kitap okuma ve kültürlenme çalışmalarının ve dijital dünyaya içerik hazırlamanın öneminin ele alındığı toplantıda, sosyal medya kullanımının ve özellikle dijital platformlardan uzak kalmanın yanlış olduğu, buralarda kök değerlerimizle var olabilmek için çeşitli projeler ve çalışmalar yapmak gerektiğine dikkat çekildi. Gerçek hayatta karşılaşmadığımız duvarların sosyal medya platformlarında örüldüğü, toplumsal ayrışmanın etnik, ideolojik ve siyasi taassuplarla gerçekleştiği ifade edildi. Sivil toplum olarak bu duvarlarla ancak içerik üretmek yoluyla mücadele edilebileceği belirtildi. 16.sının düzenleneceği Anadolu Buluşmaları için içerik ve organizasyon planlamasının yapıldığı toplantıda sivil toplum kuruluşlarının sivil toplumun bir cüzü oldukları toplumun her bir yarasına deva olmak adına sürdürdükleri faaliyetlerde işbirliklerinin önem arz ettiği, tematik faaliyet ve projelerle sorunlara çözüm üretilebileceği değerlendirildi.
Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik buhran ve savaş gündemlerinin de ele alındığı toplantıda Türkiye’nin üstlendiği barışçıl arabuluculuk rolünün dünya kamuoyunda ülkemizi güçlü kıldığı ifade edildi.