Divan Buluşmaları’nın ikincisi 03 Şubat Perşembe günü İstanbul Kitap Kahve’de gerçekleştirildi. Her ayın birinci ve üçüncü haftasında perşembe günü gerçekleştirilen buluşmaların ikincisine 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Görgün konuk oldu.
Sivas’ta 1961 yılında doğan Görgün, orta ve lise eğitimini Sivas İmam-Hatip Lisesi’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki lisans eğitimini “Elmalılı Hamdi Yazır’ın Görüşleri ve İlim Felsefesi” başlıklı bitirme teziyle 1984 yılında tamamlayan Görgün, Freie Universität Berlin’de “Sprache, Handlung und Norm” (Dil, Davranış ve Hüküm) başlıklı tezi ile fıkıh usulü ve felsefe doktorası yaptı. 1995 yılında Türkiye’ye dönerek İSAM’da (İslam Araştırmaları Merkezi) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2005-2007 yılları arasında Almanya’da Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde ve Viyana Üniversitesi’nde misafir hoca olarak bulundu. Temel ilgi alanları arasında fıkıh usulü, Osmanlı dönemi ve Meverâünnehir ağırlıklı olmak üzere İslam düşüncesi tarihi, felsefenin dil, bilgi, ahlak, tarih, siyaset, bilim, toplum gibi muhtelif konuları, Kur’an araştırmaları, Osmanlı-Batı ilişkileri ve Osmanlı’nın Batı’ya tesiri, Alman idealist felsefesi ve hermenötik gibi konular yer almaktadır.
Farklı dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunan Görgün’ün yayımlanmış kitapları şunlardır: Sprache, Handlung und Norm (Dil, Davranış ve Hüküm, 1998), Anlam ve Yorum: Dinî Metinlerin Anlaşılması ve Yorumlanması (2003), İlahi Sözün Gücü: Varlık ve Bilgi Kaynağı Olarak Kur’an (2003).
Görgün’ün bunların dışında Tire Kitap’tan çıkan üç eseri bulunmaktadır. Bunlar “Osmanlı Düşüncesi, Türkiye’de İslami Düşünce Geleneği, İslam Modernizm ve Batılılaşma” kitaplarıdır. Osmanlı Düşüncesi kitabı 2020 yılı Türkiye Yazarlar Birliği Fikir Ödülü ile 2021 Yılı Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülünü almıştır. Tahsin Görgün’ün ‘Tarihselcilik’ adlı kitabı da çok yakında Tire Kitap tarafından yayımlanacaktır.
Moderatörlüğünü Ahmet Turan Koçer’in yaptığı Divan Buluşmaları’nda, “Mesele Sahibi Olmak Hayat Alametidir” başlıklı sunumunu gerçekleştiren Tahsin Görgün genel hatlarıyla şu konulara vurgu yaptı:
“‘Meselesi olmak’ ne demek? Mesele sahibi olmanın hayat alameti olması kendi başına özenle seçilmiş bir ifade, her şeyin esası burada gizli. Ölülerin meseleleri yoktur. Ölü devletlerin, milletlerin, medeniyetlerin de meseleleri yoktur. Meselemiz var demek; biz varız ve bir meselemiz var, varlığımızı biliyor ve kabul ediyoruz demektir. Aksi halde var olmayan bir şeyin meselesi de olmaz. Tam da bu noktada şu iki hususu önemsemeliyiz, ilki var olduğumuzun farkında olmak ikincisi ise varlığımızın değerinin farkında olmak.
“Soruyu doğru sormak, meseleyi çözmenin yarısıdır” (Hadisi Şerif)
Kendimizi mesele olarak görmekle, kendi meselemizi görmek ayrı şeylerdir. Bu noktada bizim meselemizi başkası çözemez. Bu sebeple meseleye önce yönelmek, sonra çözüm üretmek durumundayız. Batı ya bizi var saymaz ya da varlığımızı problem olarak görür.
Meselelerimizi üç kategoride ele alabiliriz:
- Bireysel meseleler
- Çevresel meseleler (aile, akraba vb.)
- Sistemsel meseleler (eğitim, sağlık, devlet vb.)
Ayrımı iyi yapmazsak şahsi meselelerimizle sistemsel meseleleri birbirine karıştırırız. Eğer dine sistem olarak bakarsak onu da dışarıdan bir sistem olarak algılar ve konumlandırırız. Ancak ‘din’ hayatın her alanındadır.
Dostlukla liyakati birbirine karıştırıyoruz. Evlenme yaşına gelen çocuklarımıza damat veya gelin bulmaya çalışırken aradığımız kriterlerle asistan alırken aradığımız kriterlerin aynı olmaması gerekir.
İnsanın meselesini hallediyor olabilmesi için kendini yani varlığını biliyor ve bu varlığı değerli kılıyor olması gerekir. Kendini bilmek ise var olan meselelerin farkında olmaktır. Bundan hareketle fıkıh alimlerimiz “lehimize ve aleyhimize olanı bilmek” tanımını ortaya koymuşlardır.
İnsan bir tarafta ‘aciz’ diğer tarafta ‘bağımlı’ bir varlıktır. İnsan medeniyet içinde insan olabilir. Bir canlı olarak yeni doğan bir çocuğun insan olması için bir şehir/medeniyet ortamı gerekir.”
Divan Buluşmaları’nın son bölümünde Görgün, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Bir sonraki Divan Buluşmaları şubat ayının üçüncü haftasında perşembe günü, İstanbul Kitap Kahve’de gerçekleştirilecektir.