Aldemir, 'Kriz Süreçlerinde Dayanıklılık ve Sürdürülebilirlik' başlığında yaptığı sunumda şu hususlara dikkat çekti: "İnsanlık tarihi boyunca sosyal ve kültürel hayatta sürekli değişim ve dönüşüm içinde olmuştur. Teknolojik gelişmeler, bu değişimi tarihin hiçbir döneminde olmadığı bir hızda etkilemiştir. Ekonomi, sosyoloji ve devlet yapıları hızlı bir dönüşüm içindedir. Modern dünyada insanlığın karşılaştığı çoklu krizler ve bunların getirdiği belirsizlikler vardır." dedi. Ulrich Beck'in 'Risk Toplumu' kuramını ele alarak konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Günümüz dünyası sorunlarını ve tehlikelerini anlamlandırmaya çalışıyor. Modernleşmenin ve küreselleşmenin insan etkisiyle ortaya çıkardığı risk ve tehlikeler artıyor ve bu durum toplumsal sınıfları ayırt etmeksizin insanlığı tehdit ediyor."
“Sivil toplum kuruluşları afet ve krizlerin aşılmasında ve belirsizlikler içindeki huzursuz yaşamları teskin etmede umut kaynağı olmalıdır.” İnsanların zor zamanlarda birbirine yardım etmesinin, büyük toplumları yeniden birbirine bağlaması ve sivil toplum hareketlerinin bu çabayı doğru yönlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Konuşmasında ayrıca toplumsal fay hatlarının ve gönüllülük modelinin önemine değindi. Modern dünyanın getirdiği zorluklara karşı kurumsal kapasiteleri güçlendirmenin, krizlere dayanıklı bir toplum yaratmanın önemini vurguladı. Afet ve krizler sonrası sivil toplumun rolünü de değerlendiren Aldemir, sivil toplum kuruluşlarının etkili yönetim modelleri, hızlı pozisyon alma ve kamuoyunun çıkarlarını koruma konusundaki önemli fonksiyonlarına dikkat çekti. Aldemir, sivil toplum kuruluşlarının, afet ve krizler karşısında kendi muhasebesini yapması ve sürdürülebilirliği sağlamak için gelenek sahibi olması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı."
