Göçmen Hizmetleri Merkezi ve Gaziantep Suriye Topluluğu’nun birlikte organize ettiği “Ortak Gelecek” Toplantısının 6.sı 10 Ağustos tarihinde Çetin Emeç Salonu’nda gerçekleşti. Gaziantep Vali Yardımcısı Anıl Alkan, Göçmen Hizmetleri Başkanı Remzi Yılmaz, Bülbülzade Vakıf Başkanı Turgay Aldemir, Yeni Şafak Yazarı Gazeteci Ersin Çelik ve eşi Gazeteci Nuriye Çakmak Çelik, Suriyeli Kanaat önderleri ve katılımcılarla bir araya geldi.
Toplantı, Göçmen Hizmetleri Müdürü Remzi Yılmaz'ın selamlama konuşması ile başladı. Yılmaz, Göçmen Hizmetleri Merkezi hakkında bilgi vererek " Bu şehrin göç yönetiminde, yerel yönetimin, kamunun ve sivil toplumun iş birliğini içinde koordine edildiği bir merkez olarak düşünebiliriz." ifadelerini kullanarak Gaziantep Valisine, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanına ve Bülbülzade Vakıf Başkanı Turgay Aldemir‘e bütün göçmenler adına teşekkür etti.
Toplantı, Bülbülzade Vakıf Başkanı Turgay Aldemir'in konuşmaları ile devam etti. Başkan Aldemir gerçekleştirdiği konuşmada, "Bizler biriktirdiğimiz sorunlarımızı konuşmak için dönem dönem bir araya geliyoruz. Birbirimize dertlerimizi döküp çareler arıyoruz. Bizim Gaziantep modeli dediğimiz, hepimizin sorunları çözmek için çözüm masasında yer almasıdır. Bugün Gaziantep birçok ilimize göre daha iyi noktadaysa, bunda yöneticilerimizin, yerel yönetimin, sivil toplum örgütlerimizin ve sizlerin payı çok büyüktür. Yarınların daha iyi olması için sorunlarımızı konuşmaktan korkmayalım ama bu sorunları, sosyal medya ortamında değil bu ortamlarda konuşalım çünkü sosyal medya da sorunlarımızı çözemeyiz. Bunun için birbirimize nitelikli vakit ayırmalıyız. Biz bu konularda sizlerin sorunlarını çözmek için 7/24 yol arkadaşınızız. Bu toplantıların da bu manada atılmış güzel bir adım olacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Daha sonra konuşan Vali yardımcısı Anıl Alkan; “Devlet idaresinin yerel yönetimde ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmasıyla, sorunların tespitiyle, çözüm için birçok yerlere göre daha hızlı hareket ettiğimiz ve daha hızlı çözümler üretebildiğimiz kanaatindeyim.” söylemlerinde bulundu.
Toplantıya konuşmacı olarak katılan Nuriye Çakmak,” Defalarca sınırın diğer tarafına geçtim ama her geçişimde yeni bir şeyler görüyor öğreniyorum. İlk kez insani yardım dışında kültür eğitim çalışmaları için gittim çok etkilendim. Doğru haber için artık hepimiz bir gazeteciyiz elimizden geleni yapmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Son olarak konuşan Ersin Çelik,” Sosyal medya; içerik üreten, takip eden, yanıt verme mekanizması oluşturan bir düzen. Politik meselelerin kaşınma merkezi haline geldi. Bu sorun sadece bizim ülkemizde yok. Arap baharıyla beraber neler olabileceğini gördük, faydalı yönlerini de gördük. İnsanların organize olmasında, haklarını savunmasında, destek arayışında hep en öndeydi. Fakat burada kaçırdığımız bir nokta var; Bu platformları biz yönetmiyoruz. Bu platformları dünyayı karıştırmak isteyen ülkelerin şirketleri yönetiyor. Geliştirdikleri algoritmalarla Afrika’nın birçok ülkesinde karışıklık çıkardılar. Facebook algoritması Afrika’da birçok halkı birbirine düşürdü. Nefret suçu ve ırkçılık bir yerden sonra politikleşmeye başladı. Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesi, ırkçı söylemlerle 20 yıl önce tanışmıştı. Türkiye’de bu deneme, son birkaç yıldır yapılıyor, birkaç amacı var; Politik bir zemin oluşturmak, dikkat çekmek, gündem olmak ve bununla birlikte nefret söylemini savunmak. Bunun önüne sosyal medya çağında geçmek çok mümkün değil fakat el birliğiyle, güç birliğiyle minimize etmek mümkün. Tecrübelerimden yola çıkarak çözümüm şu; İçerik üretmek zorundayız. Yani sosyal medyada; ortak yaşamayı, beraber yaşamayı reddeden söyleme karşı aynı platformda cevap vermek zorundayız. Ortak geleceği güçlendirecek söylem geliştirmeliyiz. Bu filmle olur, şarkıyla olur, çok güzel bir insan hikâyesi ile olur ya da bir belgesel ile olur. Şu anda çağımızda en çok tüketilen içerik %92 ile video, hem avantajlı hem dezavantajlı bir içerik. Kimse artık haber, yazı, metin okumuyor. Sadece başlığını okuyarak yorum yapıyor, Bu da manipüleye açık bir içerik olarak karşımıza çıkıyor. Ama video öyle değil kendisini izletiyor, özellikle de hikâyesi güçlü bir video ise bir anda bütün gruplarda yayılıyor. Bunun için bir ekosistem inşa etmek gerekiyor. Ya biz bu yaştan sonra sosyal medyaya mı gireceğiz diyebilirsiniz. Girmeyin ama gençlerin bu işleri yapması için imkân oluşturun, gençleri teşvik edin doğru güzel içerikler üretsinler. Bugün El bab Anadolu Kültür Merkezindeki gençler medya okulu talebinde bulundu. Bence etkileyici bir teklifti bu. Benim üzerime de bir şey düşerse kalkıp gelirim. Zor bir mecradan bahsediyorum, zor bir alan. Fakat yok sayarak kayıplar veriyoruz. Burada var olmak; emin olun karşı tarafın ırkçı söylemlerin gücünü azaltmak demektir. Herhangi bir siyasi parti için, STK için de böyle, hatta futbol grupları için de böyle. Çünkü etkileşim ve kaos üzerine kurgulanmış platformlarda hareket ediyoruz. Orta da etkileşim hastası var. Herkes pay almak, popüler olmak için kendi dünyasında içerikler üretip ateş ediyor. Eğer bu gerçekliği yok sayarsak; bizim haberimiz olmadan, ortak geleceğimize dair birileri karar vermiş, yargılamış, sonuç almış olacak. Medyadaki nefret söylemlerinden ötürü, en az sizin kadar bu konuyu içselleştirdim ve dertliyim.” şeklinde konuşmasını bitirdi. Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi.
Kanaat Önderlerinden, Mühendis Yasir Hüseyin,” 2011 de tv yayını ortak geleceğimiz toplantısına dayanarak konuşuyorum. Bu programı yılda iki kez yapıyorduk; Ramazan ve Kurban bayramında ortak değerimiz çoktur. Haseke bölgesinde insanlar Türkiye’deki akrabaları görüşe geliyordu. 2011 devriminden önce yıllık iki taraf arası bağları güçlendirmek için yapılıyordu. Ben o dönemde Mardin’e, Mardin valisi ile görüşmek için gidiyordum. Ben Türkiye’ye gelince yabancı hissetmedim. Çünkü ben daha sınırı geçince aynı topraktaymış gibi hissettim. Coğrafyamız ortak, ortak tarihimiz ve aynı milletler bunlar bizi ortak yapar, sınır bizi bizden ayırmaz veya gidip sınır tarafına bomba kursan da bizi birbirimize bağlayan başka şeyler var, bombalar ayıramaz.” İfadelerini kullandı.
Avukat Azizi,” Bizim yaşadığımız devrimdir. Uluslararası kanun buna iç savaş diyor bu bizim elimizde değil. Suriyelilerin yaşamış olduğu korku kimse bilmiyor. Bir sorunu çözmek istiyorsak kaynağını araştırmak gerek. Suriye’de bulunan yerel meclisleri güçlendirmek gerekiyor özellikle adliyeleri, orada bulunan hâkimlerin yanlışlıkları oluyor. Ben Suriye vatandaşı olarak, geri dönüş için en çok korktuğun şey yargı. Adalet olmazsa geri dönemem. Orayı düzeltmek için gönüllü çok hâkim ve avukat var.” söylemlerinde bulundu.
Gada Hamdun,” Eczacıyım. Medya üzerine çalışıyorum. Sözlerinize tamamen katılıyorum. Ben aktivist şeklinde çalışıyorum. Uyum için tik tok indirdim, uygulamaya yeni başladım. İlk olarak, Vali Bey’in yardımcısıyla kermeste yaptığımız toplantıda; Suriye ve Türkiye yemeklerinin videosunu koydum. Yayınladıktan sonra 5.000 kişi beni takip etti. Bizim uyumumuz önce yemekten başlar. Ben bir aktivist olarak bu işi yaptım hepimiz bu toplantılarda, içerik üretmek için hazır bulunmalıyız.” şeklinde konuştu.
Daha sonra hediye takdiminin ardından toplantı sona erdi.