17. Anadolu Buluşmaları'nın 4. gününün 1.Oturumunu, Mehmet Lütfi Arslan "Dayanıklı Toplum İçin Yetkin İnsan ve Yönetişim Model Önerileri" konu başlıklı sunumuyla gerçekleştirdi.
Arslan, "Aslında "resilient" diye ifade edilen ve bize dışardan gelen kavramların kendi dünyamızdaki anlamlarını aramak çok kıymetlidir. Modern dünya bizim en saf tarafımızı kullanmaktan çekinmiyor. Bu tür kavramların ihtiyatla kendi dünyamıza almalı ve kavramların mefhumunu bulmalıyız.
Dayanıklı toplumu krizler karşısında yıkılmayan toplum olarak ifade ediliyor, fakat burada pasif bir toplum modelini ifade ediyor. Kriz olması gerekiyor ki o toplumun dayanıklı olup olmadığı anlaşılsın. Krizin çıkmasını engellemeyi daha anlamlı buluyorum. Dolayısıyla krizleri ön görmekte dayanıklılığın bir şartıdır.
Kendi dünyamızda iki kavramı ele almamız gerekiyor; İfsat ve Islah. Dirençli toplum denildiğinde kitleyi topumun kendisi olarak görmememiz gerekiyor. Kitlemizde dayanıklı olarak ifade ettiğimiz bir toplum yoksa bu o toplum için iyiye işaret değildir.
Yetkin insan dendiğinde bir kavram üzerinde yoğunlaşmak lazım: Ferdiyet - Biriciklik Sırrı. Kulluk çerçevesinde Allah’ın kendisini neden yarattığını anlamaya çalışmak yetkin bir insan olmak için gereklidir. Yetkin insanın hüviyetini bulacağı, biricikliğini fark ettiği ve derinleşeceği bir mağarası olmalıdır. Yetkin insanın, kendi cevherini bulabileceği bir yalnızlık alanı, bir mağarası olmalıdır. Yetkin insan hesap verebilen ve hesap sorabilen bir insandır.
Yönetişim ortak akla dayalı paydaşların söz konusu olduğu bir yönetim tarzıdır. Yönetim dediğimizde başakları vasıtasıyla iş görmeyi anlıyoruz fakat yönetişim birlikte iş yapabilmeyi gerektirir. Karizmatik liderliklerin yerini giderek otantik liderlikler almaktadır. Otantik kelimesinin bana göre en iyi anlamı ise “sahici, içten ve tabii" olmaktır.
Zıtları cem edebilme başarısı ise peygamberin yönetişiminin en önemli özelliğidir.
Modern dünya makro ve mikro bağların hepsini tektipleştirmeye çalışıyor. Yüzde yüz şeffaflık kimseye yaramaz. Şeffaflık pornografidir. Bize lazım olan bir mağaradır ve mahremiyettir. Bazen kendimizden bile çekilmemiz gerekir . Makro ve mikro bağlarımızın zayıflaması öteki kavramını ortaya çıkarır. Fakat ayrıştırma devam ettikçe ortada insan da fıtrat da istikamet de kalmaz. Çeşitlilik hepimizin yeryüzünde beslenmesi gereken bir alandır" ifadelerini kullandı.
Oturum hediye takdimiyle sona erdi.