17. Anadolu Buluşmaları'nın 4. günü 3.Oturumlarla devam ediyor. 3.Oturumun ilk konuşmacısı olarak M.Furkan Yaşar'ın "Dönüşen Dünyada İnsan Merkezli, Sürdürülebilir Ekonomik Yaklaşımlar" konu başlıklı sunumuyla gerçekleşti. Yaşar, " İnsan sınırsız ihtiyaçları bulunan bir varlıktır. Ekonomi bilimi ise bu ihtiyaçlarını sınırlılık içerisinde nasıl giderileceğini bilmektir.
Bizim insanı ele alışımız, insanın tüketim hazzını ele alan karanlık yönünden imaret değildir. Ekonomi ve teknoloji ise artık birbiriyle eşdeğer haline geldi. Dijitalleşmek ve teknolojide kullanım çağını yakalamak hayatımızda ön plana çıktı. Bir yerden sonra veriler, teknoloji gelişmelerle birlikte hızla arttı. Bundan sonraki dönemde toplumların okuryazarlığı ve gelişmişlikleri açısından bir paradigma ifade etmeyecek.
Teknoloji ile birlikte bizim üretim ve tüketim tarzımız da değişiyor. Bu değişimlerin topluma zarar değil, güç vermesi gerekir. İnsanlık olarak yaşadığımız ilk ekonomik değişim; yerleşik hayata geçişimizle oldu. Toprağı ekip biçmeye başladık. Giderek artan üretim beraberinde nüfus atışını da beraberinde getirdi. Sonraki en büyük değişim ise sanayi inkılabıdır. Sanayi inkılabıyla beraber büyük kentler ortaya çıktı. Kentler de kendi insanlarını ortaya çıkardı. Her şeyi seri bir şekilde makineler üretebiliyor. İnsanlar birbirleriyle hala yeterince etkileşimde değiller. Öncekilerden farklı olarak tüm teknolojik değişimlerin bir arada kullanılabildiğini görüyoruz.
"Bizler Datalar Evresindeyiz"
Gündelik olarak dijital dünyada dijital ayak izleri bırakıyoruz. Korkunç olanı şu ki bu algoritmalar biz istesek de istemesek de bizim verilerimizi yorumlayıp bize ürün sunuyorlar.
Kendimiz somut olarak bir ülkeye gidebilmek için vizeye ihtiyacımız var fakat online olarak yurtdışında katılacağımız bir etkinlik için vizeye ihtiyacımız yok. Yeni piyasa, tüketiciyi yorumlayarak bazı platformlarda üreticiyle buluşturuyor. Dünyada büyüme hızı gitgide yavaşlıyor. Yapay zeka, kritik anlarda karar alma konusu önemli yer ediniyor. Çünkü inisiyatif almak ve kriz anlarında karar verebilmek insana özgü bir özelliktir.
Yeni dünyada hükümetler de dönüşümle boğuşuyor. Yerel bir güç kazanmak zor, o gücü devam ettirebilmek daha zor kaybetmek ise en kolayı oluyor. Bugünün politikaları ve hukuki normlarda karşı karşıya olduğumuz bir ikilem söz konusudur" ifadelerini kullandı.
Oturum hediye takdimiyle sona erdi.
Bizim insanı ele alışımız, insanın tüketim hazzını ele alan karanlık yönünden imaret değildir. Ekonomi ve teknoloji ise artık birbiriyle eşdeğer haline geldi. Dijitalleşmek ve teknolojide kullanım çağını yakalamak hayatımızda ön plana çıktı. Bir yerden sonra veriler, teknoloji gelişmelerle birlikte hızla arttı. Bundan sonraki dönemde toplumların okuryazarlığı ve gelişmişlikleri açısından bir paradigma ifade etmeyecek.
Teknoloji ile birlikte bizim üretim ve tüketim tarzımız da değişiyor. Bu değişimlerin topluma zarar değil, güç vermesi gerekir. İnsanlık olarak yaşadığımız ilk ekonomik değişim; yerleşik hayata geçişimizle oldu. Toprağı ekip biçmeye başladık. Giderek artan üretim beraberinde nüfus atışını da beraberinde getirdi. Sonraki en büyük değişim ise sanayi inkılabıdır. Sanayi inkılabıyla beraber büyük kentler ortaya çıktı. Kentler de kendi insanlarını ortaya çıkardı. Her şeyi seri bir şekilde makineler üretebiliyor. İnsanlar birbirleriyle hala yeterince etkileşimde değiller. Öncekilerden farklı olarak tüm teknolojik değişimlerin bir arada kullanılabildiğini görüyoruz.
"Bizler Datalar Evresindeyiz"
Gündelik olarak dijital dünyada dijital ayak izleri bırakıyoruz. Korkunç olanı şu ki bu algoritmalar biz istesek de istemesek de bizim verilerimizi yorumlayıp bize ürün sunuyorlar.
Kendimiz somut olarak bir ülkeye gidebilmek için vizeye ihtiyacımız var fakat online olarak yurtdışında katılacağımız bir etkinlik için vizeye ihtiyacımız yok. Yeni piyasa, tüketiciyi yorumlayarak bazı platformlarda üreticiyle buluşturuyor. Dünyada büyüme hızı gitgide yavaşlıyor. Yapay zeka, kritik anlarda karar alma konusu önemli yer ediniyor. Çünkü inisiyatif almak ve kriz anlarında karar verebilmek insana özgü bir özelliktir.
Yeni dünyada hükümetler de dönüşümle boğuşuyor. Yerel bir güç kazanmak zor, o gücü devam ettirebilmek daha zor kaybetmek ise en kolayı oluyor. Bugünün politikaları ve hukuki normlarda karşı karşıya olduğumuz bir ikilem söz konusudur" ifadelerini kullandı.
Oturum hediye takdimiyle sona erdi.