Bülbülzade Vakfı’nda “I-Nesli” kitabının tahlili yapıldı. Kitap tahlil programına eğitimci, öğretmen, iş insanı, akademisyenler katıldı. Katılımcılar okudukları kitabı kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. Kitap için şu değerlendirme yapıldı:
Ana Temalar ve Kitap Analizi;
Teknolojinin Rolü:
Akıllı telefonlar ve sosyal medya: Kitabın en temel argümanlarından biri, akıllı telefonların ve sosyal medyanın iGen'in hayatındaki belirleyici rolüdür. Twenge, bu teknolojilerin gençlerin sosyal etkileşim biçimlerini büyük ölçüde dönüştürdüğünü belirtir. Önceki kuşaklar, yüz yüze iletişimde bulunarak sosyal becerilerini geliştirirken, iGen büyük ölçüde çevrimiçi olarak vakit geçirmektedir. Bu durum, onların daha yalnız ve daha az sosyal beceriye sahip olmalarına neden olmuştur.
Yalnızlık ve depresyon; Teknolojinin bir başka önemli etkisi, yalnızlık ve depresyon oranlarındaki artıştır. Twenge, iGen'in daha önceki nesillere göre daha fazla yalnızlık ve depresyon yaşadığını vurgular. Sosyal medya, dış görünüş ve sanal etkileşimler üzerinden oluşturulan yaşam standartları, gençleri yalnızlaştırmakta ve daha düşük ruhsal sağlık seviyelerine yol açmaktadır.
Daha Az İsyan, Daha Fazla Tolerans:
İsyan eksikliği: iGen'in, önceki nesillere göre daha az isyankar ve asi oldukları gözlemi, Twenge'nin dikkat çektiği önemli bir noktadır. 1960'lar ve 1970'ler gibi dönemlerde gençler, toplumsal normlara karşı daha fazla isyan ederken, iGen, daha kontrollü ve kurallara uygun bir şekilde büyümektedir. Bunun temel nedeni, bu neslin daha fazla ebeveyn denetimi ve güvenlik önlemleri altında büyümesidir.
Tolerans: Bu kuşak aynı zamanda daha fazla sosyal ve kültürel toleransa sahiptir. Cinsiyet eşitliği, Irksal eşitlik ve LGBT hakları gibi konularda daha açık fikirli ve hoşgörülü bir tavır sergilerler.
Mutsuzluk ve Memnuniyetsizlik:
Psikolojik sorunlar: Kitapta en dikkat çekici bulgulardan biri, iGen'in daha fazla psikolojik sorun yaşamasıdır. Twenge, gençlerin daha fazla kaygı, depresyon, düşük özgüven gibi sorunlarla karşılaştığını ve bu sorunların akıllı telefonlar ve sosyal medyanın yaygın kullanımının bir sonucu olarak arttığını ileri sürer. Dijital dünyanın sürekli bağlantılı yapısı, iGen'in dinlenme ve rahatlama sürelerini kısıtlar, bu da ruhsal sağlıklarını olumsuz etkiler.
İleriye dönük kaygılar: Kitap, iGen'in geleceğe dair belirsizliği ve kaygıları da ele alır. Bu nesil, daha fazla eğitim gereksinimi ve daha zor bir iş piyasası ile karşı karşıyadır. Ayrıca, yetişkinliğe geçisin daha geç gerçekleşmesi, gençlerin bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini uzatmıştır.
Hazır Olmama Durumu:
Ergenlik ve olgunlaşma: Twenge, iGen'in yetişkinliğe geçişte önceki nesillere göre daha geç ve daha zorlandığını vurgular. Bu nesil, daha uzun süre çocukluk döneminde kalmakta ve yetişkinlik sorumlulukları konusunda daha az hazırlıklı görünmektedir. Ekonomik belirsizlik ve dijital dünyanın sunduğu sürekli eğlence olanakları, gençlerin olgunlaşmalarını engellemiştir.
Çalışma ve Eğitim:
Eğitimdeki değişiklikler: Twenge, iGen'in eğitim sürecinin de farklılaştığını belirtir. Teknolojinin etkisiyle, bu nesil daha fazla bilgiye erişim sağlasa da, aynı zamanda dikkat dağınıklığı ve bilgiye olan derinlemesine bir ilgisizlik eğilimleri de göstermektedirler. Ayrıca, gençler daha fazla evde vakit geçirdikleri için, bağımsız çalışma alışkanlıkları da zayıflamıştır.
Eleştiriler ve Eleştirel Bakış:
Teknolojiyi suçlama: Twenge'nin kitabı, teknolojinin özellikle akıllı telefonların olumsuz etkilerine çok fazla odaklanmış ve gençlerin psikolojik sağlıkları üzerine ciddi vurgu yapmıştır. Ancak bazı eleştirmenler, bu bakış açısının teknolojiye aşırı yüklenip, gençlerin karşılaştığı diğer toplumsal ve ekonomik faktörleri göz ardı ettiğini savunmuştur. Örneğin, toplumsal baskılar, ekonomik koşullar ve aile dinamiklerinin de gençlerin ruh halini etkileyen önemli faktörler olduğu düşünülebilir.
Genelcilik: Eleştirilerden bir diğeri, iGen neslinin tüm üyelerinin benzer şekilde davrandığını varsaymasıdır. Twenge, geniş çapta genellemeler yaparak tüm neslin ortak psikolojik özelliklerini tartışmaktadır. Ancak bazı araştırmalar, gençlerin sosyal medya kullanımındaki farklılıkları ve kişisel deneyimlerinin bu tür genellemelerle uyum göstermediğini göstermektedir.