Arabic English Turkish

Anadolu Divanı-1  Programı Gerçekleşti

Anadolu Divanı-1  Programı Gerçekleşti

Anadolu Federasyonu Öğretmen Birimi tarafından düzenlenen Öğretmen Akademisi Anadolu Divanı-1’in programı 13 Haziran 2023 tarihinde yapıldı. ‘Anadolu Federasyonu Eğitim, Kültür ve Siyaset Politikaları’ üst başlığıyla on-line olarak düzenlenen programın konuğu AF Yönetim Kurulu Başkanı Turgay ALDEMİR’di.

Programın moderatörlüğünü Nizip Öğretmen Birimi’nden Mehmet BİÇİMCİ yaptı. Açılış konuşmasını AF Öğretmen Birimi Başkanı Kadir DÜNDAR, “Anadolu Federasyonu öğretmen birimi, her eğitimcinin; hem bireysel hem mesleki gelişiminin ve yetkinliğinin artırılması, daha nitelikli eğitim süreçlerinin gerçekleştirilmesi, eğitimcilerde ortak bir aktüel zihnin oluşturulması için ‘’Anadolu Divanı’’ adıyla çevrimiçi faaliyetlerin ilkini bugün yapıyor. Hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi. Öğretmen Akademileri koordinatörü Yusuf ADA ise “Öğretmenlik bir heyecan mesleği. Heyecanımızı canlı tutmak, mesleki ve kişisel gelişimimizi artırmak için periyodik olarak düzenleyeceğimiz programlara katılım önemlidir” dedi.

Programda, ALDEMİR’e üç soru yöneltildi. 1- Anadolu Federasyonunun eğitim süreçlerinde temel politikaları nelerdir? 2- Öğretmen ve eğitimcilerden beklentiler nelerdir? 3- Anadolu federasyonunun toplumsal gelişmelere ve siyasi konjonktüre bakışı ve siyasi tavrı nasıldır?

ALDEMİR ise bu sorulara şu şekilde cevap verdi: Kıymetli kardeşlerim,

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun. “Öğretmen Akademisi – Anadolu Divanı” programının ilkini gerçekleştiriyoruz. Rabbim bu birlikteliğimizin başlangıcını da nihayetini de hayırlara vesile kılsın.

Doğan Cüceloğlu “Bilgisini canlı tutup geliştiren, varoluşundaki aklı, inancı, değerleri ve heyecanları göz ardı etmeyen, önemseyip geliştiren kişi, usta öğretmendir.” diyor. Bizler şuna inanıyoruz: bir öğretmenin en büyük sermayesi hayat boyu talebe olmanın idrakinde bulunmaktır. Yani sürekli bir yenilenme içerisinde olmaktır. Bir öğretmenin sermayesi ile ortaya koyacağı eseri ise talebeleridir. Nitelikli bir öğretmen nitelikli bir neslin inşasını getirir.

İşte bunun idrakinde olarak “Öğretmen Akademisi” programını tertip eden Öğretmen birimimizi tebrik ediyorum.

GENEL ÇERÇEVE/AKIŞ Anadolu Federasyonu nedir? Niçin var?

Anadolu Federasyonu, sorumluluk bilinci ve görev duygusu taşıyan, fikir-söylem-eylem birlikteliğine sahip, nitelikli eser ortaya çıkarma arzusu içinde olan insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir çatı organizasyondur.

Medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz gibi insanı merkeze alan, zamanın ruhunu anlayan, meselelere hikmetle ve aklı selimle yaklaşan, düşünce ve bilgi üreten, eğitimi önceleyen, sanat ve kültürel gelişime önem veren bir anlayışla kurulmuştur.

Farklılıkları zenginlik gören, istişareyi esas alan, aile merkezli çalışan, bağımsız, hukuki ve şeffaf çalışmayı ilke edinmiş, değişime açık bir organizasyondur.

Federasyonumuz, bilinçlendirme ve eğitim temelli faaliyetlerin yanı sıra araştırmayı, fikir ve tasavvur geliştirmeyi önemsemektedir. Tarihsel tecrübeye dayanan, hakikatten beslenen ve insanlığın ihtiyaçlarına uygun bir fikriyat geliştirmenin ne kadar değerli olduğunun farkında olarak gönüllülerini ve faaliyetlerini bu yönde seferber etmektedir.

Bu anlamda Federasyonumuz kurumsal olarak da somut iş ve projeler ile nitelikli eserler ortaya koymaya odaklanmıştır.

Ziya Paşa’nın dediği gibi “Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” Eser, aynı zamanda onu var eden sanatın ve sanatkârın kalitesinin göstergesidir. Buna göre Federasyonumuzun her gönüllüsünün ve çalışanının yaptığı işlerde, inanç ve samimiyet temelinde ince düşünüş ve davranış, fiil ve eylemlerde güzellik, mekân ve ürünlerde estetik içermesine özen göstermesi de ayrı bir beklenti haline gelmiştir.

ANADOLU FEDERASYONU’NUN EĞİTİM VE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI NELERDİR?

(REFAR ve BEKAM’ın faaliyetleri; ders halkaları; kitap okuma grupları; yetkinlik akademileri; sanat, dil ve spor kursları; AÖB bünyesinde yükseköğretim ve ortaöğretim faaliyetleri; AKADDER özelinde aile merkezli çalışmalar; öğretmen birimi; EKE bünyesinde çocuklara yönelik çalışmalar, periyodik buluşmalar, medya faaliyetleri, sosyal uyum faaliyetleri, Anadolu Kültür Merkezleri, akademik çalışmalar, projeler, uluslararasılaşma ve ulusötesi işbirlikleri)

Bugün sivil toplum yapılarına düşen en büyük görevlerden birisi nitelikli insan ihtiyacını karşılamaya yönelik sürdürülebilir eğitim faaliyetleri yürütmektir.  Bu sebeple yaşadığımız çağın ihtiyaçlarını doğru tespit ederek, ihtiyaç duyulan alanlarda insan kalitesini kendi değerlerimize de bağlı kalmak suretiyle iyileştirecek çalışmalar ortaya koymamız gerektiğinin farkındayız.

Anadolu Federasyonu olarak bu bilinçle tesis ettiğimiz REFAR ve BEKAM bünyesinde açtığımız yetkinlik akademileriyle gençlerin sanat, çevre, ekoloji, iletişim, dijital dönüşüm gibi alanlarda yetkin insanlar haline gelmelerini önemsiyoruz. Üye kurumlarımızda ve iştiraklerimizde de gündem ettiğimiz bu eğitim politikamızla onların bu doğrultuda meslek seçimlerini destekliyor ve yeni ihtiyaç alanlarına göre istihdamlarına katkıda bulunuyoruz.

Bunun yanı sıra her bir gönüllümüzün bir yerden ders alırken başka bir tarafta ders vereceği bir sistem dizayn ettik. Geçmişimizden tevarüs ettiğimiz ve ders halkaları dediğimiz bu eğitim sistemimizde Temel Eğitim, İkincil Eğitim ve Yaygın Eğitim kategorilerinde, Eğitim birimimiz bir müfredat oluşturdu. 

Temel Eğitim kategorisinin alt temalarını Kavramlar”, “İlmihal”, “Adab-ı Muaşeret” ve “Siyer Eksenli Kur’an-ı Kerim Okumaları” oluşturmaktadır. Değer eksenli temel eğitim bizim için olmazsa olmazdır. Ders halkalarımızda usta-çırak ilişkisi ile bu eğitimin gerçekleşmesini ve gönüllülerimizin fikriyatımıza ve dinimizin temel esaslarına dair prensipleri bu ocaklarda elde etmesine önem vermekteyiz.

İkincil Eğitim kategorisinde ise eğitimler genellikle kitap okuma grupları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Ortak akılla belirlenen tematik kitap listeleri, gruplar tarafından okunmakta ve birlikte tahlil edilmektedir. Nuri Pakdil “Kitap okumadan meydan okuyamazsınız.” der. Zamanı anlamak, anladığını anlatmak ve kalıcı bir esere dönüşmek ancak kitap okumayla olur. Bizler her bir gönüllümüzün geniş bir yelpazeye sahip okuma listelerimizden istifade etmesini ve sadece bununla kalmayıp gerek yazıyla gerekse çeşitli araçlarla okumalarını bir değere dönüştürmesini önemsemekteyiz.

Yaygın Eğitim kategorisindeki eğitimler ise sanat, dil ve spor kursları başta olmak üzere üye dernekler bünyesinde gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra 21. yüzyıla dair kabiliyetlerin bir kazanıma dönüşebilmesi açısından yetkinlik akademileri kurulmaktadır. Çağa ait kabiliyetlerle donanmış yetkin, nitelikli ve şehirli insanın sivil topluma ve insanlığa katkı sağlayacağının bilincindeyiz. 

Bunun yanı sıra Anadolu Federasyonu yılın belirli dönemlerinde buluşmalar gerçekleştirerek eğitim ve muhasebe ortamı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda Anadolu Buluşmaları, Çocuk Buluşmaları, Öğretmen Buluşmaları, AÖB yükseköğretim/ortaöğretim ara dönem ve yaz kampları ve Teşkilat Şurası gerçekleştirilerek ilgili kişilerin belirli temalarda bir araya getirilmeleri hedeflenmektedir.

Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birisi olan göç olgusu da Anadolu Federasyonu’nun çalışma alanlarından birisidir. Suriye’deki güvenli bölgede kurduğumuz Anadolu Kültür Merkezleri ile bölge halkının yaygın eğitim ihtiyacını karşılamaya ve entelektüel birikimini koruyup güçlendirmeye yönelik faaliyetler yürütmekteyiz. Ayrıca BEKAM tarafından gerçekleştirilen sosyal uyum çalışmaları ile ülkemizde bulunan Suriyelilerin ve diğer göçmenlerin sosyal uyumuna ve toplumsal kabulüne dair atılımlarda bulunmaktayız. 

Özellikle Suriyeli kanaat önderleri ile gerçekleştirdiğimiz rutin toplantılarla meseleleri doğru taraflarla ele almaktayız. Gerek bürokrasiyi gerekse sivil toplumu harekete geçirecek gündemlerle raporlar oluşturmaktayız. Suriyeli sığınmacıların eğitiminden kültürel/entelektüel ihtiyaçlarına, sağlık, barınma, sosyal uyum, güvenlik gibi temel önceliklerine kadar her alanda akademik eserler ortaya koyarak bir model oluşturma gayreti içerisindeyiz. (Eğitim Müfredatları Raporu, Sivil İletişim Platformu Raporları, Küresel Barış Vizyonu Çalıştayı, Sosyal Uyum Kitapları, Çeviri Eserler, Muhacirler Kitabı, Ortak Gelecek Toplantıları v.s.)

Bunun yanı sıra bünyemizde yürüttüğümüz medya faaliyetleri ile meselenin yaygınlaştırılmasına da katkıda bulunmaktayız. (Muhacirler Belgeseli, İşrak Gazetesi, Fecr Radyo, Savaş Muhabirliği Kursu, Sözlü Tarih Projesi)

Bu konuda yaptığımız çalışmaları anlatan Göç ve Sosyal Uyum Çalışmaları’na dair 10 yıllık bir rapor oluşturduk.

Anadolu Federasyonu olarak tüm çalışmalarımızı kurumsal olarak projelendirmekteyiz. Her faaliyetimizin amacı, süresi, bütçesi, hedef kitlesi, insan kıymeti, somut çıktısı, çarpan etkisi bir metin haline getirilmekte ve faaliyetler bu doğrultuda gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra çeşitli kurumlarla işbirliği halinde birçok proje yürütmekteyiz. İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kuveyt-Katar merkezli sivil toplum kuruluşları, ulusal kuruluşlar, Avrupa Birliği gibi birçok paydaşımızla faaliyetlerimizin geniş bir alana yayılmasını ve doğru hedef kitleye ulaşmasını sağlamaktayız. 

Gençlerimizin yurtdışı tecrübesi edinmesi ve yurtdışındaki gençlerin bünyemizde gönüllülük faaliyetlerinde bulunması için Avrupa Birliği akreditasyonlarına sahibiz. Bu tür ortaklıklar ve faaliyetler uluslararasılaşmaya ve ulus ötesi işbirliğimize katkıda bulunmaktadır.

Sivil toplum nitelikli insan yetiştiren bir ocak olmalıdır. Bugün Avrupa’da birçok büyük şirkette istihdam edilecek personel adaylarına sivil toplum geçmişi sorulmaktadır. Sivil toplumda gönüllülük ve eğitim faaliyetlerine katılmış bir genç, bir birey her platformda aranan bir kıymet haline gelmiştir.

ANADOLU FEDERASYONU’NUN SİYASET POLİTİKALARI HANGİ ZEMİNDE YER ALMAKTADIR?

Anadolu Federasyonu’nun siyaset politikasına gelecek olursak meselenin birçok yönünün olduğunu hatırlatmak isterim. Konuyu siyasetsivil toplum ilişkisi yönünden ele aldığımızda Fuat Keyman’ın şu sözü önemli bir konuya parmak basıyor: “Olması gereken, sivil toplum, yerel yönetimler ve mülki amirler şeklinde eşkenar bir üçgenin uçları gibi koordineli, işbirliği içinde ve eşgüdüm halinde çalışabilmektir.”  

Biz şunun bilincindeyiz ki globalleşen dünyada toplumsal sorunların çözüm süreçlerinin en önemli ayağı sivil toplum örgütleridir. Sivil toplum, toplumun ve siyasetin bütün dinamiklerini kendine paydaş kabul ederek hareket etmelidir.

Ülkemizde bir seçim yapıldı. Seçim sürecinde ve öncesinde müşahede ettiğimiz siyasi kutuplaşmanın sivil toplum kuruluşlarına da yansıdığını görmekteyiz. Bu durum zaman içerisinde sivil alanın siyasi alanın uzantısı haline dönüşmesine yol açacaktır. Hal böyle olunca, sivil toplumun ruhunda olan kapsayıcılık kendini dönüşü olmayan bir sürece bırakacaktır. STK’ların hızlı bir biçimde kutuplaşma siyasetinin önüne geçmeleri ve toplumun genelini kucaklayıcı bir söylem ve faaliyet çerçevesi içine girmeleri gerekmektedir. 

Öte yandan devlet sivil toplum kuruluşlarını devlete ait alanları daraltan unsurlar olarak görmemelidir. Bilakis yükünü paylaşan yapılar olarak görmelidir. Zira sivil toplum güçlü olduğu takdirde, toplumsal kesimler arasındaki gerilimler azalacak ve sivil toplum sosyal işlevlerini güçlendirecektir. Aksi takdirde kendi içine kapanan sosyal yapılarda oluşacak daralma, hem STK’ların güçsüzleşmesine hem de devletin üzerindeki yükün kalıcı olarak artmasına yol açacaktır.

Türkiye’deki en ciddi sıkıntılardan biri de siyasetin sivil toplum gibi davranmak istemesidir. Yer yer sivil toplum da bir an önce siyasete ulaşmak istemektedir. Siyaset ve sivil yapıların sınırları var ve bu sınırlara riayet edilmelidir. Sivil toplum, siyasal toplumun basamağı değildir, olmamalıdır.

Sivil toplum kuruluşları siyasi partilerle olan ilişkilerini ilkesel düzeyde yürütmelidir. Siyaset, STK’ları her zaman kullanmak isteyecek hatta arka bahçesi hâline getirmenin hesabı içerisinde olacaktır. Buna karşın STK’ların daha üst bir pozisyondan bakabilmeleri, ilişki biçimini ilkesel düzeyde tutabilmeleri gerekir. Siyasetin dili, söylemi ve doğası elbette farklıdır ve kendi mecrasında işlemektedir. Buna karşın sivil toplum kuruluşlarının siyasetten ayrı olarak topluma daha farklı bir yol göstermesi, alternatifler oluşturması, umut aşılaması gerekir. Eğer STK’lar siyasileşirse toplumdaki umut zarar görür. STK’lar birçok siyasi parti gördü ve pek çok siyasi iktidarla muhatap oldu. 

STK’lar sadece bugüne değil geleceğe yönelik de çalışırlar ve gelecekteki siyasi, toplumsal ve kültürel yapıyı mayalama misyonunu üstlenirler. Yani STK’ların gündeminde bugünlerle birlikte 2030’ların, 2050’larin ve sonraki yılların meseleleri olmalıdır. Coğrafyamız ve insanlık, nitelikli insanlara sahip, alanında uzman, dünyanın tecrübesine açık, öngörüleri olan STK’lara ihtiyaç duymaktadır”diye ekledi.

Program soru cevap faslı ile son buldu.

Yeni Haberler

Image
Arabic English Turkish