Arabic English Turkish

Anadolu Divanı Buluşmalarının İkincisi Gerçekleştirildi

Anadolu Divanı Buluşmalarının İkincisi Gerçekleştirildi

Anadolu Federasyonu Öğretmen birimi tarafından düzenlenen Anadolu Divanı Buluşmaları’nın ikincisi MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Nezir Gül, 'Öğretmen Olmak' konu başlığıyla zoom platformunda gerçekleştirildi.

Yusuf Ada moderatörlüğünde gerçekleşen toplantı 21 Eylül Cuma günü yapıldı.

Yusuf Ada, “Anadolu Divanı olarak adlandırdığımız bu programlarımızda yapmak istediğimiz şey sahada bulunan gönüllü öğretmenlerimizin bilgi birikimlerini arttırmak, onlara değer yargıları ile buluşturup alanda çalışmalarına zemin hazırlamaktır.

Burada öğretmen birimi olarak asıl amacımız eğitimcilerin hem bireysel anlamda gelişmelerine katkı sağlamak hem de zihin dünyasında yer etmek. Çünkü biliyoruz ki öğretmenin yakıtı heyecanıdır. Heyecanı olmayanında öğretmenliği yürümez. Bu çalışmalarla biz ulaşabildiğimiz öğretmenlerimize heyecan katmak istiyoruz. Öğretmenlik bir meslek, ticaret ve geçimlilik olarak görülecek bir şey değil. Sanatkârlar güncel olanı inşa ederken, öğretmenler daha çok geleceği inşa eder. Biz bu çalışmamızda geleceğe inşa etme gayretinde olan sanatkarlara katkı sağlamak istiyoruz.

Mehmet Nezir Gül, “Anadolu Federasyonu yıllardan beri takip ettiğimiz bir yapılanma. Gerek eğitim alanında olsun gerek kültür, sanat ve irfan dünyasında olsun Anadolu Federasyonu’na ve buradaki tüm kardeşlerimizin hayırlı ve güzel çalışmasına şehadet ediyoruz.

Yapılan giriş konuşmasının ardından Gül, “Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçişte neler anlayabiliriz? Geleneklerimize dayanan Maarif sistemi, eksiklikleri tartışılsa da pek çok değeri referans alarak varlığını sürdürmektedir. Ancak tamamen batıcı bir anlayışla, modern ve çağdaş bir perspektifle yeni paradigmalar üzerinden bir nesil inşa etmeye çalışan sistemin baş aktörleri, muallimlikten öğretmenliğe evrilen ve yeni bir mesleği, yeni bir anlayışla benimseyen insanlardır. Geçişimiz aslında bir sistem değişikliğidir; hayata bakışımızdaki farklılık ve değişim, bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Başında 'Milli' olarak adlandırılan iki bakanlığımız var: biri Millî Eğitim Bakanlığı, diğeri Millî Savunma Bakanlığı. Biri maddi savunmayı, diğeri manevi savunmayı üstleniyor. Milli savunma, ülkemizi hem içeriden hem dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korumaya yönelik maddi bir güç oluşturma anlayışını benimser. Milli eğitim ise ülkeyi hem içeriden hem dışarıdan kültürel, davranış biçimi, ahlaki anlamda her yönüyle ekonomik ve siyasi açıdan çökertip yozlaştırabilecek bir yapı değil, tüm bu olumsuzluklara rağmen milleti ve gençliği ayakta tutacak temel esas ve dayanıklıkları inşa eden bir yapıdır.

Öğretmenlik kavramı, kamuoyu tarafından kabul edilen saygınlığa sahip bir meslektir. Bizim toplumumuz her zaman bir şeyi öğreten kişiye saygılı olur. Muallimin devamı olarak da öğretmenlik gelir. Öğretmenliğin saygınlığı var mı yok mu? Öğretmenliğe gereken değer veriliyor mu? Öncelikle şunu belirtmemiz lazım ki ısmarlama saygınlık olmaz. Kanun çıkarıp öğretmenlere saygı duyacaksınız diye bir şey olamaz.

Yüce Rabbimiz bizim eğiticimizdir. Nasıl yaşamamız gerektiğini, Hz. Adem’den itibaren bunu anlatarak temel ilkeleri belirlemiş ve ortaya koymuştur. Biz Müslümanların birinci kaynağı Kur’an-ı Kerim, ikinci kaynağı sünnettir. Dolayısıyla Rabbimiz bize Hz. Adem’den başlayarak öğrettiği; sonra bizim kendi potansiyelimizle, aklımızla, tefekkürümüzle, araştırmalarımızla ortaya koyduğumuz eserler ve çalışmalar bulunmaktadır.

Bir toplum nasılsa, okura ve gençliğe yansıyanda o dur. Toplum kendisinde değiştirme kararlılığı gösterdiği takdirde bu diğer kurumlara da yansıyacaktır.

Öğrencilerimizi, bize emanet edilen en kıymetli varlık olarak görüp, onlara şefkat ve merhametle yaklaşmamız gerektiğini bilelim. Bize Allah tarafından emanet olarak gönderilen yavrularımızı korumak, onları fıtratlarına uygun şekilde yetiştirmek bizim görevimizdir.

Tebessüm ehli insan olmamız lazım. Peygamber efendimiz için de bu çok önemliydi. Hep tebessüm eder bir insandı. Bir muallim olarak da bizim örneğimizdir. Biz gençliği, yeni nesli yetiştirirken şefkat ve merhamet yönüyle yaklaşmamız lazım. Bu mesleği yaparken tebessümlü, güler yüzlü olmak gerekir. Hz. Peygamberimizin de yeri geldiğinde çocuklarla şakalaştığını, çocuklara çocukları anlayacakları dille yaklaştığını, onlara selam verdiğini, ilgilendiğini, hâl hatır sorduğunu biliyoruz. Bizim tebessümü hiçbir zaman eksik etmemiz lazım. 'Öğrencilerimizle iletişimimizde anlattıklarımızın hem bizim için hem de onlar için daha iyi kavranmasını sağlamak bizim için önemlidir" İfadelerini kullandı.

Toplantı, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Yeni Haberler

Image
Arabic English Turkish