Arabic English Turkish

Ufukder'de “Salı Sohbetleri” Programı Devam Ediyor

Ufukder'de “Salı Sohbetleri” Programı Devam Ediyor

Her Salı düzenlenen Ufukder Salı Sohbetleri, bu hafta "ASHABUL GHAR - Mağara Sahipleri" konusuyla katılımcılarına ilham verdi. Hz. Ömer b. Hattâb’ın (r.a) rivayetiyle anlatılan hadis, mağara sahiplerinin ilginç hikayesini aktarıyor.

Hadiste, üç kişi bir mağarada geceyi geçirirken mağara ağzını kapatan bir taş düşer. Bu durumda kalan kişiler, sadece iyi amelleri hatırlayarak dua etmenin kendilerine yardımcı olabileceğini düşünür.

Bunun üzerine: “Bizi buradan iyi amellerimizi hatırlayarak dua etmekten başka hiçbir şey kurtaramaz.” derler.

İçlerinden birisi:

Allah’ım, benim ihtiyar bir annem ve babam vardı. Akşam, onlardan evvel ne çocuklarımı doyurur ne de hayvanlarıma bakardım. Günün birinde odun toplamak için uzaklara gitmiştim. Fakat geldiğimde onları uyumuş buldum. Onları uyandırmayı ve onlardan evvel ailece süt içmeyi hoş görmedim. Çanak elimde olduğu hâlde uyanmalarını bekledim. Nihayet sabah oldu. Çocuklarım ayaklarımın altında açlıktan ağlıyorlardı. Derken annem babam uyandılar ve sütlerini içtiler. Allah’ım, eğer ben bu işi senin rızan için yapmışsam, bu taş yüzünden başımıza gelen sıkıntıyı bizden uzaklaştır, der. Taş bir parça açılır, ancak çıkılacak gibi değildir.

İkincisi şöyle der:

Allah’ım, amcamın bir kızı vardı ve ben onu herkesten çok seviyordum. (Bir rivayete göre; bir erkek bir kadını ne kadar sevebilirse ben de o kadar seviyordum.) Onunla birlikte olmak istedim, ne var ki teklifimi kabul etmedi. Bir kıtlık senesi zorda kalınca bana başvurdu; kendisini bana teslim etmesi şartıyla ona yüz yirmi altın verdim. Kabul etti. Bu fırsatı elde edince (diğer bir rivayet göre; cinsî münasebete başlamak üzere iken), “Allah’tan kork da haksız olarak mührümü bozma, dedi. Ben de (Allah’tan korkarak) bu çok sevdiğim kızdan uzaklaştım; verdiğim altınları da ona bıraktım. Allah’ım, eğer ben bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yapmış isem içinde bulunduğumuz sıkıntıyı üzerimizden defet, diye yalvarır. Mağaranın girişindeki taş bir parça daha açılır; fakat yine çıkılabilecek gibi değildir.

Üçüncü şahıs da şöyle der:

Allah’ım, ücretle işçiler tuttum ve ücretlerini verdim, yalnız biri ücretini almadan bıraktı gitti. Onun ücretini çalıştırdım; onun hesabına ayırdığım mal çoğaldı. Bir müddet sonra o adam yanıma gelerek:

Ey Allah’ın kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de:

Şu gördüğün develer, öküzler, koyunlar ve köleler senin alman gereken ücretten çoğalmıştır; hepsini al götür, dedim. O da:

Ey Allah’ın kulu, benimle alay etme, dedi. Ben “Seninle alay etmiyorum (gerçeği söylüyorum), dedim. Bunun üzerine malları aldı ve hepsini sürüp götürdü; geriye hiçbir şey bırakmadı. İlahî, eğer ben bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıyı üzerimizden defet, der. Taş mağaranın ağzından kayar ve onlar da çıkıp giderler.”

Hadisin sonunda hadiseden çıkarmamız gereken derslere yer verilerek ders sonlandırıldı.

Yeni Haberler

Image
Arabic English Turkish