17. Anadolu Buluşmaları 3. gününde oturumlarla devam ediyor. 1.Oturum ikinci konuşmacısı Araştırmacı-Yazar Ömer Altaş'ın "Dayanıklı Toplum Bağlamında Türkiye Perspektifi" konu başlıklı sunumuyla gerçekleşti.
Altaş, " Ulusal ve uluslararası şartlar Türkiye teorisi çalışmalarını zorunlu kılıyor. Nesnel yaşam koşulları, devletin doğası, sosyal, siyasal ve kültürel mühendislikler Türkiye'yi yeni bir evreye taşıdı. İdeolojik dönem geride kaldı, rasyonel bir dönem başladı. Her iki dönem arasında bazen geriye dönen, geçişli ve tramlı bir evre olacaktır.
Rasyonal dönemi doğuran ve sürdürecek olan üç ana parametre: Siyasi şartlar, Kapitalist ekonomi koşulları, ve İdeolojik hareketlerin yarattığı ağır düş kırıklığı.
2018'de yürürlüğe giren hükümet sistemi değişikliği rasyonel dönemin kapısını araladı. Ulusal ve uluslararası analizler Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda büyük bir ekonomi olacağına işaret ediyor. Bu durum da siyaseti ve toplumu, açılan kapı yönünde yürümeye zorlayacak.
Türkiye modeli imkanını Carl Schmitt'in "Merkez Alan" teorisi ile biraz daha açalım. Schmitt'e göre her çağın merkez alanı vardır. Modern çağın merkez alanı teknik ilerlemedir. Bir önceki çağın merkez alanı ilahiyattır. Bir alan merkezileşirse diğer alanlar merkezileşen alanın koşullarına bağlı olarak değer görür. Her 'merkez alan' kendi değerler sistemini yaratır, tüm diğer alanları bazen nötralize eder bazen kendi hükmü altına alır. Teknik ilerlemenin ve rasyonel aklın; önceki dönemin ahlaki, politik, sosyal, kültürel ve ekonomik kavramlarını yerinden etmesi buna örnektir. Merkez alanlar, yeni elitleri aracılığıyla kültürel hegemonya kurar. Günün sonunda merkez alanlar bir paradigma, bir ideoloji hatta bazen bir din üretir.
Doğal Failin Rolü
Söz konusu merkez alanların bir yaratıcısı, bir kurucusu yoktur. Batı, endüstri devrimini laboratuvarda yaratmadı. Bir merkez 'feodaliteye son veriyoruz' diye karar aldığı için feodalite bitmedi. Feodalite kendi bitti. Fransız devrimi başlasın denildiği için Fransız devrimi olmadı. Hatta Fransız devrimi güle oynaya gelmedi, bizzat Fransız toplumunun üzerinden silindir gibi geçti.
Ed devlet ve Vesayet Rejimi mücadelesinde ikisi arasında yer alan, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan zulümlere seyirci kalan pasifist devlet ricalinin trajik hikayesini de ayrıca yazmalı. Nihayetinde; Egemen politik şartları meşrulaştırmak yerine meşruiyeti politikaya egemen kılma amacındayız. Özgün bir Türkiye teorisine hizmet etmek Türkiyeli aydınların başat sorumluluğu olmalı!" ifadelerini kullandı.
Oturum, katılımcıların soru cevap bölümüyle devam ederek hediye takdimiyle sona erdi.
Altaş, " Ulusal ve uluslararası şartlar Türkiye teorisi çalışmalarını zorunlu kılıyor. Nesnel yaşam koşulları, devletin doğası, sosyal, siyasal ve kültürel mühendislikler Türkiye'yi yeni bir evreye taşıdı. İdeolojik dönem geride kaldı, rasyonel bir dönem başladı. Her iki dönem arasında bazen geriye dönen, geçişli ve tramlı bir evre olacaktır.
Rasyonal dönemi doğuran ve sürdürecek olan üç ana parametre: Siyasi şartlar, Kapitalist ekonomi koşulları, ve İdeolojik hareketlerin yarattığı ağır düş kırıklığı.
2018'de yürürlüğe giren hükümet sistemi değişikliği rasyonel dönemin kapısını araladı. Ulusal ve uluslararası analizler Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda büyük bir ekonomi olacağına işaret ediyor. Bu durum da siyaseti ve toplumu, açılan kapı yönünde yürümeye zorlayacak.
Türkiye modeli imkanını Carl Schmitt'in "Merkez Alan" teorisi ile biraz daha açalım. Schmitt'e göre her çağın merkez alanı vardır. Modern çağın merkez alanı teknik ilerlemedir. Bir önceki çağın merkez alanı ilahiyattır. Bir alan merkezileşirse diğer alanlar merkezileşen alanın koşullarına bağlı olarak değer görür. Her 'merkez alan' kendi değerler sistemini yaratır, tüm diğer alanları bazen nötralize eder bazen kendi hükmü altına alır. Teknik ilerlemenin ve rasyonel aklın; önceki dönemin ahlaki, politik, sosyal, kültürel ve ekonomik kavramlarını yerinden etmesi buna örnektir. Merkez alanlar, yeni elitleri aracılığıyla kültürel hegemonya kurar. Günün sonunda merkez alanlar bir paradigma, bir ideoloji hatta bazen bir din üretir.
Doğal Failin Rolü
Söz konusu merkez alanların bir yaratıcısı, bir kurucusu yoktur. Batı, endüstri devrimini laboratuvarda yaratmadı. Bir merkez 'feodaliteye son veriyoruz' diye karar aldığı için feodalite bitmedi. Feodalite kendi bitti. Fransız devrimi başlasın denildiği için Fransız devrimi olmadı. Hatta Fransız devrimi güle oynaya gelmedi, bizzat Fransız toplumunun üzerinden silindir gibi geçti.
Ed devlet ve Vesayet Rejimi mücadelesinde ikisi arasında yer alan, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan zulümlere seyirci kalan pasifist devlet ricalinin trajik hikayesini de ayrıca yazmalı. Nihayetinde; Egemen politik şartları meşrulaştırmak yerine meşruiyeti politikaya egemen kılma amacındayız. Özgün bir Türkiye teorisine hizmet etmek Türkiyeli aydınların başat sorumluluğu olmalı!" ifadelerini kullandı.
Oturum, katılımcıların soru cevap bölümüyle devam ederek hediye takdimiyle sona erdi.