AKADDER İstanbul Biriminin aylık oturumlarla İstanbul Kitap Kahve’de düzenlediği kitap tahlilleri devam ediyor.
24 Eylül Cumartesi günü Meryem Özlü moderatörlüğünde, Furkan Yaşar’ın anlatımıyla gerçekleştirilen programda İbrahim Kalın’ın “Açık Ufuk” kitabı tahlil edildi.
Kitap tahlilinden bazı notlar şu şekilde:
“Düşünmek Çileli Bir İştir” adlı kitabın ilk bölümünde epistemoloji ve ontolojinin birbiriyle irtibatı üzerinden düşünmek kavramı incelenmiştir. “Eyleme dönüşmeyen ve zamana müdahale etmeyen bir düşünce, zihinsel bir egzersizden öteye gidemez”
Düşünmek, yolda olmayı ifade eden çileli bir iştir. Bu noktada çile, bir işi uzun süreli yaptıktan sonra sonuca ulaşılamayacağı bilinse de onun için emek verilmesidir. Neden sorusuna karşılık olarak düşünme evresi başlarken bu soru, süreç içerisinde “ne yapmalıyım” sorusunu da içeren bir eylem haline dönüşmektedir.
“Mağaradan Çıkanı Vururlar: Yol, Tefekkür ve Tahayyül” başlığını taşıyan ikinci bölümde Platon’un Devlet kitabının 7. bölümünde geçen mağara alegorisinden bahsedilir.
‘Alem(iz-belirti) ve âlem(evren) arasındaki karşılıklı irtibata değinen yazar bu bölümde insanın “güzel olanı keşif ve inşa ettiğine” değinmektedir. “İyi, doğru ve güzelin bilgisi, bizi erdemli bir hayata sevk eder.”
“Varlığın Keşfi Olarak Tefekkür” adlı üçüncü bölümde, aşkın özne olma özelliğinin insanın diğer varlıklardan ayırt eden bir özellik olduğuna değinilir. Böylece insanın varlığın manasını keşfi “tefekkür” olarak adlandırılır. Varlığın keşfi salt özne odaklı veya evren odaklı olmamalı, varlığa bütüncül yaklaşılmalıdır. “Bu bütünlüğü sağlayan şey, varlıkta saklı olan akli ilkelerdir.”
“Akıl, Bilgi, Hikmet” adlı dördüncü bölümünde akıl ve kalbin birbirinin yerine ikame edilecek şeyler olmadığı üzerinde durularak hikmetin “iyi, doğru ve güzel kavramlarını eş zamanlı kavramak” olduğuna değinilir.
“Hayatı Anlam Üzerine Düşünmek” adlı beşinci bölümünde hayatın anlamını sorgulamanın hayatın doğasıyla ilişkili olduğundan bahsedilir. Anlam arayışının sürekli ve dinamik olduğuna değinen yazar, “özgürlüğün ancak bir anlama yöneldiğinde mümkün olduğunu” söylemektedir.
“Kendini Bilmek ve Kendini Bulmak” adlı son bölüme göre “aradığımız ve bulmayı arzuladığımız şey, sabit değildir ve bizimle birlikte büyür, olgunlaşır, zenginleşir, genişler ve güzelleşir.” Düşünme bu bakış açısına göre salt zihni bir faaliyet değildir. “Düşünmek ile ahlak, tefekkür etmek ve erdemli davranmak arasında ayrılmaz bir bağ vardır.”