BEKAM Akademi seminerlerinin 6.sı Hacettepe Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Dr. Niray Tunçel’in “Sivil Toplum Dijitalleşmesi” konu başlığıyla 26 Kasım Cumartesi, 7.si Rotatelab Kurucu Ortağı ve Taaf Medya Ajans Başkanı Abdurrahman Koçak’ın “E-Ticaret ve Dijital Pazarlama” konu başlığıyla 3 Aralık Cumartesi BEKAM’da gerçekleştirildi.
BEKAM, "DİJİTAL OKURYAZARLIK VE DÖNÜŞÜM BECERİLERİ" başlığı ile 8 haftalık bir program düzenleyerek alanında uzman araştırmacıları ve konuya ilgi duyan katılımcıları bir araya getirmeye devam ediyor.
26 Kasım Cumartesi gerçekleştirilen seminerde Niray Tunçel, İç İşleri Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi ve Sivil Toplum İlişkileri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Sivil Toplumun Dijitalleşmesi” projesinden bahsetti.
“Projemizin üç kapsamı var; öncelik olarak sosyal kurumlar dijitalleşme olayını ne kadar yapabilmişler? İkincisi sivil toplum açısından bunu yurtdışında nasıl yapabiliyorlar? Biz yaklaşık sekiz tane ülkede uygulamaları inceledik. Üçüncüsü Sivil Toplum İlişkiler Genel Müdürlüğü dijitalleşme açısından hangi aşamadalar ve neler yapmalılar? Bununla birlikte üç tane çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda kapanış oturumu hariç hepsine sivil toplum kuruluşlarından gelen temsilcileri ile yüz yüze görüşmeler yaptık konuşulması gereken hususları müzakere yaparak veriler elde ettik.”
Daha sonra Seminerde konuşan Tunçel, sivil toplum kuruluşlarına yönelik dijitalleşme üzerine yapılan anketler hakkında bilgi vererek verileri paylaştı.
Tunçel, “Biz anketlerimizde öncelikle sivil toplum kuruluşlarının dijital araç ve yöntemleri kullanma düzeyleri, bu konudaki becerileri ve tutumlarını ölçmeye çalıştık. Hangi alanlarda ihtiyaçları var? Dijitalleşme ile ilgili algıladıkları engeller neler? Bu alanda ne gibi eğitim almak istiyorlar? gibi genel konu başlıklarımızı kullandık.
Dernekler Bilgi Sistemi (DERBİS); sivil toplum kuruş olarak yapmakla yükümlü olduğunu sorumlulukları doğrudan Sivil Toplum İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne aktaran bir sistemdir. Kurumla dernekler arasındaki bilgi alışverişini sağlar. Bu sistemi kullandık, İçişleri Bakanlığı anketlerimizi oradan paylaştı. Anketlerimiz uzun olduğu için çoğu dernekler tamamlamamıştı. Anket sonuçlarına baktığımızda STK’lıların yanlızca %25,61’inin dijital veriye ilişkin güvenlik politikası var. Dörtte biri böyle bir politikayı sahip olduğunu söylerken %50'si olmadığını söylüyor geri kalanları ise böyle bir politikanın olup olmadığının farkında bile değil.
Türkiye'deki interneti %69’u mobil cihazlardan geliyor. Pandemi döneminde %80’lerdeydi. STK’lar genelde sosyal açıdan dezavantajlı gruplara yöneliyor. Asıl hedef kitlelerİ onlar ama maalesef STK’lıların web siteleri engeller için erişebilecek düzeyde değil, mesela görme, işitme engellileri düşünülerek tasarlanmıyor. Bu sadece STK’ların problemi değil, çok büyük kurumsal firmaların bile web sitelerinin bu anlamda eksik olduğunu görüyoruz.
Anketlere göre STK’ların %55’nin sosyal medya hesabı var. Dini dernekleri diğer STK’lılarla karşılaştığımız da dijitalleşme anlamında en zayıf alan olduğunu söyleyebiliriz. STK’lıların en çok kullandığı sosyal medya hesapları; WhatsApp, Instagram, Twitter, Facebook.
Sosyal medya paylaşım stratejiniz varsa doğru aralıklarla sosyal medyadan paylaşım yapabiliyorsunuz. Eğer stratejiniz yoksa doğru aralıklara paylaşım yapma oranınız düşüyor. Bu anlamda STK’lıların sosyal medya paylaşım strateji olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Seminer sonrası Bülbülzade Vakıf merkezini gezen Tunçel, yapılan çalışmalar ve projeler hakkında bilgi aldı.
3 Aralık Cumartesi günü gerçekleştirilen seminerde Abdurrahman Koçak, E-Ticaret ve Dijitalleşmenin önemli noktalarına vurgu yaptı.
“İnternette; iletişim kuruyoruz, sosyalleşiyoruz, alışveriş yapıyoruz, oyun oynuyoruz, ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz ve bu bize zaman kazandırıyor. İnternet hayatımızın neredeyse her yerinde.
İnternetin bazı sorunları da beraberinde de getiriyor. Şirketlerin mağdur olduğu en büyük şeylerden biri; fatura geliyor ve yüksek olduğunu görünce tıklayıp gelen veriyi açıyorlar. Açınca bununla beraber bazı uygulamalar indiriliyor. Sonra şirketlerin dosyaları hackleniyor. Dosyalarınızı şifreleniyor ve Bitcoin göndermenizi istiyorlar. Gönderseniz bile bazen açmıyorlar.
Diğer bir sorun da internette fotoğraf paylaşımı. Çok dikkat etmemiz gereken bir yer aslında. Siz sadece bir fotoğraf paylaştığınızı zannediyorsunuz oysa fotoğraf ile birlikte o fotoğrafın tarihini, saatini, hangi telefon veya kameradan ve hangi konumdan çekildiğini paylaşmış oluyorsunuz. Bu, fotoğrafın içerindeki metin dosyası gibidir.
Bazen biriyle bir şey alacağınızı konuşuyorsunuz. Diğer gün telefonunuzda onunla ilgili reklamlar geliyor sizce bu tesadüf mü? “Bir ürüne para vermiyorsanız, ürün sizsiniz” derler.
Herkes internette yazan her şeyin doğru olduğuna inanarak kabul ediyor. Bunu yıkmak ve ters bir kabul ile başlamamız lazım. İnternette gördüğümüz her şeye “Acaba doğru mu?” şeklinde yaklaşmalıyız.
Dijital dönüşüm çok hızlı ilerliyor. Radyonun 50 milyon kişiye ulaşması 38 yıl, televizyon 13 yıl, internet 4 yıl, telefon 3 yıl, Facebook 2 yıl, Google Plus 6 ay sürdü.
Sosyal medyadaki fenomenler ünlülerden daha ünlü hale geldi. YouTube yeni bir medya haline geldi. Televizyon ve yapımcısı yok. Siz kendinizin yapımcısı oluyorsunuz.
Ayağımıza gönderdiğimiz sinyali algılayabilen protezler yapabiliyorlar. Bazı sistemler yüz fotoğrafı analizi ile genetik hastalıkların teşhisini yapabiliyor. Artık her şeyimiz bir internete bağlı; lamba, dolaplar, perde, dizlerimiz, diş fırçamız… 2020 yılında yaklaşık 50 milyar nesne internete bağlı olduğu tespit edildi. Şimdi ne kadar olduğunu siz tahmin edin.
Metaverse, içeriği görüntülemek yerine içeriğin içerisinde olduğumuz somutlandırılmış bir internet. Sanal dünya ile gerçek dünyanın iç içe geçeceği bir gerçeklik.
Neden E-Ticaret?
Türkiye’de internet hacmi gittikçe büyüyor. Online perakende pandeminin etkisiyle daha da arttı. Ama birçok ülkeye göre e-ticarette hala geri durumdayız bu da demek oluyor ki Türkiye’de e-ticaret daha da gelişecek. Siz bir e-ticaret sitesi açsanız bile muhtemelen kimse alışveriş yapmayacak çünkü insanlar sitenize güvenmeyecek. N11, Çiçek Sepeti, Trendyol gibi bu tarz siteler daha güvenilir çünkü muhatap olacağınız sistem bellidir.
Satıcılar pazar yerlerinden biri olan Trendyol’a neden ürünlerini yüklüyorlar? Pazar yerlerinde ürünlere daha kolay ulaşılıyor. Bugün koyduğunuz ürünü yarın satış yapma ihtimaliniz var çünkü günde 10 milyon kullanıcı siteyi ziyaret edip alışveriş yapıyor.
“Zamanında Amerika’da altın aramışlar. Altın arayıp bulanlardan çok para kazanan kimler olmuş? Kazma satanlar.” Adam size kazma satıyor sizin kazanıp kazanmayacağınızı önemsemiyor” şeklinde konuştu.
Seminerler, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.