Kayseri İlim ve Hikmet Vakfında yapılan öğrenci meclisi oturumları, programa katılım gösteren öğrenci temsilcileriyle interaktif bir şekilde gerçekleşti. Akabinde “İz Bırakanlar” konuşmaları Şehadet Gerçek ve Fatih Eren’in sunumları ile başladı.

Gerçekleştirilen sunumda konuşan Şahadet Gerçek, “Gönüllülerimiz, dernek binalarından çok gençlerin kalbinin attığı kampüs çimlerinde etkinlikler yapmayı önemser. Onda kendimizi bulacağımız ve bizde kendisini bulacak genç gönüller belki de bizleri bekliyor” dedi. Konuya ilişkin olarak konuşan Fatih Eren, “Anadolu Öğrenci Birliği’nin en önemli misyonu gönüllülerinin gerek akademik motivasyonlarını arttırıcı gerekse de sosyal yönden onları geliştirici fikirsel ve eylemsel faaliyetlere ortam hazırlamaktır” dedi.

Günün son programında öğrenci temsilcileriyle birlikte “Doğa ve Teknoloji” başlıklı münazara atölyeleri gerçekleştirildi. Münazara etkinliğinde “İnsan doğaya hâkimdir”, “Doğa insana hakimdir”, “Teknoloji insanı yalnızlaştırır”, “Teknoloji insanı sosyalleştirir” alt başlıkları işlendi.

Programın ikinci gününde ise Anadolu Öğrenci Birliği Çalışma Esasları konuşuldu. Gruplar halinde soru cevap eşliğinde yapılan oturumun akabinde 15. Öğrenci Meclisi toplantısı, toplu fotoğraf çekimi ve Kayseri’nin tarihi yerlerinin rehber eşliğinde gezilmesi ile sona erdi.

Eğitim ve Yetkinlik Kazandırma Konferansı yapıldı.

Bülbülzade Vakfı Öğretmen Komisyonu tarafından Eğitim ve Yetkinlik Kazandırma Konferansı 24 Mart Perşembe günü vakıf merkezindeki Davut Özgül Konferans salonunda gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen konferansın moderatörlüğünü Mesut Aydağ yaparken Turgay Aldemir konuşmacı olarak katıldı.

Gerçekleştirilen konferansta, bir eğitimcinin kendisine, ailesine, kurumlarına ve topluma karşı sorumlulukları bulunduğu anlatılırken, eğitimcilerin bağlı bulundukları kurum ve kuruluşlarda kendilerini ve çevresindeki bireyleri yetiştirmek ve aranan bireyler olmasını sağlamak için kazandırmaları gereken yetkinliklerden bahsedildi. Eğitimcilerin gerçekleştirdikleri eğitimlerde adalet, dostluk, dürüstlük, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk ve yardımseverlik gibi temel alanların yanında araştırma, sorgulama, iletişim, yabancı dil, bilim ve teknoloji, dijital yetkinlikler, öğrenmeyi öğrenme, sosyal yetkinlikler, inisiyatif alma ve girişimcilik ile kültürel farkındalık ve ifade gibi konularda öğrencilerine yetkinlik kazandırmaları gerektiği anlatıldı.

Gerçekleştirilen konferansta Aldemir, “Önümüzdeki dönemde en fazla konuşacağımız konu yetkinlikler olacak. Bağlı bulunduğumuz kurumlarda, STK’lar yaptığımız işlerde birlikte olduğumuz insanlara sahip oldukları yetkinliklerin üzerine yeni bir yetkinlik katıyor muyuz? Buralardan daralarak mı yoksa zenginleşerek mi çıkıyoruz? Bu konu artık temel bir dayanak haline geldi. Yetkinlikler ve ihtiyaçlar değişiyor. Dün ihtiyaç duyulan şeyler hızla geride kalıyor. Devlet yönetimleri ve uluslar farklılaşıyor. Uygarlık merkezi tekrar doğuya doğru kayıyor. Bu değişimin önemli ayakları eğitim kurumları ve eğitimcilerden geçiyor. Her meslek büyüğü, her aile büyüğü aynı zamanda birer öğretmendir” dedi. Aldemir öğretmenlerin sadece müfredatı uygulamasının yetersiz olduğunu, eğitimcilerin aynı zamanda iyilik, ahlak, sevgi ve saygı gibi olguları da öğretmesi gerektiğini vurguladı.

Program sunum ve konuşmaların ardından gerçekleştirilen soru- cevap etkinliğini sonrası sona erdi.

 Anadolu Öğrenci Birliği 15. Öğrenci Meclisi Toplantısı Kayseri’de başladı. İki gün olarak planlanan toplantı İlim Hikmet Vakfı Başkanı Fatih Kaya, Anadolu Federasyonu Teşkilatlanma ve İnsan Kıymetleri Başkanı Gazi Kılıçparlar ve Anadolu Öğrenci Birliği Başkanı Kerem Açıkkol ’un selamlama ve tebrik konuşmaları ile başladı. Selamlama konuşmaları akabinde program, Anadolu Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Aldemir “Geleceğe Birlikte Yürümek” konu başlıklı konuşması ile devam etti.

 Aldemir konuşmasında şu hususlara değindi;

 Ey iman edenler! Siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.

(MAİDE Suresi/105)

 Yüce Allah’ın bu ayetlerinde bize emrettiği üzere kendimizi Allah yoluna adayarak bu konuda çalışmalar yapmalıyız. Yaptığımız işler niteliği, derinliği ve yetkinliği yüksek işler olmalı. Teşkilat işlerimizi de bu denge üzerine kurarak daha güzel işlere imza atabiliriz. Bunun için de nitelikli insan gücüne çokça ihtiyaç duyuyoruz. Bu minvalde yapılan çalışmaların temel amacı yeni nitelikli insanlar oluşturma adına gerçekleştirmelidir. Çünkü teşkilatlarımızdaki nitelikli insan sayısı ne kadar fazla olursa yaptığımız işlerin niteliği de o kadar yüksek olur. Bu konuda yaptığımız çalışmalar içerisinde REFAR Seminerleri ve Eğitim atölyelerinin faaliyetleri oldukça önem teşkil ediyor. Bu seminer ve atölyeler ile ihtiyaç duyulan nitelikli ve yetkin insan gücüne kavuşmak mümkün olacak.

 Dünya’da İyiliği ve Adaleti Tesis Etmeliyiz.

Yaptığımız çalışmalarda çok dikkat edilmesi gereken bir şey var. Bu da çalışmalarımızda kişilerin değil de kurumun öne çıkartılması. Yaptığımız çalışmalarda kurumsal önderliği öncelemeliyiz. Bunun yanı sıra kendimize ait kütüphaneler oluşturarak 21. Yüzyılda var olmak adına okumlar yapmalıyız. Çünkü eğitimli insan her alanda daha üstün mücadeleler ortaya koyabilir. Bu alanda eğitim teşkilatımız açısından çok büyük önem arz ediyor. Her arkadaşımızın bir kütüphanesi olmalıdır. Çok dilli bir aklı inşa etmeliyiz. Yurt dışı tecrübesi edinerek farklı modelleri kendi değerlerimizle buluşturarak fikir masaları oluşturmalıyız. Fikri olan insan etrafında başkalarını bulabilir. Fikri yoksa kimseye bir şey veremez. Fikirlerimizi projeler ile disipline etmeliyiz. Sadece yardım çalışmaları yapmak bizleri daha iyi insan yapmaz. Bunun ötesinde eğitim ve fikir dünyamızı inşa etmeliyiz. Yardım her Müslümanın zaten görevidir. Eğitim temel mesuliyetlerimizdendir.

 Mücadele alanımızı da genişletmemiz gerekiyor. Günümüzde sanal ortam hayatımızın çok büyük bir parçası olmuş durumda. Bundan dolayı da sanal ortamı da bir mücadele alanı haline getirmeliyiz. Çünkü günümüzde her türlü bilgiye bu mecralardan ulaşmak mümkün. Bizde bu mecraları kullanarak insanlara bir şeyler katabilmeliyiz. Bunun yanında sosyal mecralardan yaptığımız yayınlar duyurandan çok takip eden insanlara katkı sağlamalı. Dünyada iyiliğin ve adaletin tesis edilmesini ancak geleceğe birlikte yürüyenler, yürüyüşüne ötekini ortak edenler sağlayabilir. Bundan dolayı yaptığımız işleri vazife olarak görmek yerine bilerek ve inanarak yapmalıyız. Ancak bu şekilde insanlara faydalı olabiliriz. Bu şekilde çalışarak iyi insanlar yetiştirebilir, yeni fikirler oluşturabilir ve topluma faydalı eserler meydana getirebiliriz. Bunun yanında sorumluluk sahibi olmak için bireyin kendini geliştirmesi çok önemlidir. Sorumluluk sadece bireyin kendine düşen görevleri yerine getirmesi değildir. Ayrıca kendine bağlı olan kişileri de iyi bir şekilde düşünmesi gereklidir. Burada kendilerine “Ben kimim, neyi temsil ediyorum” sorularını sorarak hem kendimizi hem temsil ettiğimiz kurum hem de toplum için güzel işlere imza atabiliriz. Başkalarının verdikleri emirleri uygulamak yerine kendi fikirlerimizi ortaya koyarak kendi kararlarımızı kendimiz verebilmeliyiz. Ancak bu sayede rıza, sorumluluk, ahlak, hedef misyon ve ideal sahibi liderler yetiştirebiliriz. Bunun içinde en önemli konu iyi bir insan olmak, iman etmek ve Salih amel işlemektir. Bunları gerçekleştiren her insan çalışmalarının karşılığını alacak ve faydalı işlere imza atacaktır.

Divan Buluşmalarının beşincisi 17 Mart Perşembe günü İstanbul Kitap Kahve’de gerçekleştirildi. Buluşmanın konuğu, Sözün Gücü ve Sözün Bağlamı kitaplarının yazarı, öğretmen Musa Şimşekçakan oldu.

Şimşekçakan, “Kur’an’ı Bağlamında Anlamak” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Konuşmasının başında tefsirlerin Kur’an’ı anlama çabasıyla yapılan yorumlardan oluştuğunu ve bu yorumlarda hata ve eksik varsa bunun yorumu yapana ait olduğunu vurgulayan Şimşekçakan, hiçbir yorumun kendisini hakikatin tek temsilcisi sayamayacağını ifade ettikten sonra, bugün Kur’an’ı Kerim’le ilgili yapacağı yorumların kendisine ait olduğunu varsa hata ve eksiklerin de kendisine ait olacağını söyledi.

Şimşekçakan, konuşmasının sonraki bölümlerinde genel hatlarıyla şu konulara değindi: “Bugüne kadar yazılan birçok meal ve tefsirde surelerin bağlamından kopartılarak yorumlandığını, aslında tek bir konuya yoğunlaşan surelerin yorumlarını bu tefsirlerde okuduğumuzda, sanki birbiriyle ilgisi olmayan birden fazla konudan bahsettiğini görürüz. Oysa bu doğru değildir ve bu durum Kur’an’ı Kerim’in doğru anlaşılmasına engel olmaktadır…
Halen devam ettirdiğim çalışmalarımda bugüne kadar elli surede bu durumu müşahede ettim. Burada onlarca örnek verebilirim. Kur’an çok ihmal edilmiş bir kitap, bağlamı olmadan anlayamazsınız. Bağlamdan kastım, sure içindeki konu bütünlüğüdür. Her surenin kendi içinde bir konu bütünlüğü var ve bu konu bütünlüğü içinde oradaki metnin bir ana fikri vardır. Hiçbir suredeki ana konu, bana göre başka bir surede tekrar etmez.”

Şimşekçakan, Kur’an’daki bağlamın ne anlama geldiğini izah etmek için Araf, Buruc, Kevser, Sad, Tarık, Tebbet ve Tin surelerinden örnekler vererek, bu surelerin her birinde ana konunun tek olduğunu ifade etti.
Konuşmasını bitiren Şimşekçakan, katılımcılardan gelen sorulara cevap verdikten sonra program sona erdi.